28 Mayıs 2011 Cumartesi

' Anı '


Ne hatırladım biliyor musun ?

Küçüktüm. Annemi bekliyordum yine pencerede. Evimi özlemiştim artık...
Annem geldi sarıldım boynuna kocaman. Sonra çantasından bir mızıka çıkartıp verdi. Renkli güzel bir şeydi. Üfleyeceksin dedi. Aldığım en güzel oyuncaktı o zaman.Yatarken bile onunla yatıyordum. Sonra bir gün onu kaybettim. Hiç bulamadım. Çok üzülmüştüm...
Annem bir gün yine geldiğinde bana yenisini getirdi. Bu seferki kırmızıydı. 
En sevdiğim renkti.
Hani bazen her iyi şeyin yerini, daha iyisi alabiliyor...
Ama ben onu da kaybetmiştim. :)

' İki Damla '

Hayatta tam her şey güzel derken bir bakarsınız ki yine başa dönmüşsünüzdür. Bazı şeylerin hayatta yerine oturması için zaman gerekir. Ve biraz da anlayış... Ama bazen olmadı mı olmaz işte.Yine iki damla göz yaşıyla biter her şey...

5 Mayıs 2011 Perşembe

' RADYOKAFA '


Yine kulaklığımda onun sesi.
Thom Yorke! Bu ses inanılmaz kendimi iyi hissettiriyor.Adeta bağımlısı gibiyim.Bir gün dinlemeden yapamıyorum.İlaç gibi.
Sakinleştirici bir ilaç.Ruhumu benden alıp gökyüzüne çıkartan.Sonrada gözlerimi sonsuzluğa kapatır gibi uyutan.Güne güzel başlatan.
Hayatın hiç olduğunu hatırlatıp kafamı uçuran!

' Keyif - siz '


Bugün keyifsiz bir gündü. Sanki sütsüz, şekersiz bir kahve gibiydi.İçten gülümseyemedim. Sebep bulamadım.Yine bir korku vardı içimde. Tuhaftı...
İnsan neden kaybetmekten korkar ki? Bu soruyu biri bana cevaplayabilir mi? Şuan tek istediğim sahile gidip oturmak ve karşıdaki ışıkları seyretmek, sonra biraz üşümek...

Dalganın sesi, denizin karanlık mavisi... İçimdeki bazı düşüncelerin kararmış olması gibi.