31 Aralık 2010 Cuma

' İtiraf '


Ruhum bedenimi terk ediyor....  Kuş sesleri geliyor uzakta bir yerlerden... Düşündüklerimi, kalbimden dışarıya kanatlandırıyorum. Onları kuşlar gibi özgür bırakıyorum...
Seni seviyorum...

23 Aralık 2010 Perşembe

' Kimse Bilmez '


Gece yarısını çoktan geçer uyumazsın karanlığa saklanırsın sen.


Yalnızlığı hep seversin.
Çünkü kalabalık insanı üzer, parçalar, dağıtır. Sonra da bırakır seni yolun ortasında. Acı çektirir hıçkıra hıçkıra ağlatır, duygularınla oynar...
Yüreğin kanar acını içinde yaşarsın. Kimse görmesin bu benim acım dersin.
Sen hep güçlüsündür.
Aynı zamanda mantıklısındır. Ne zaman duygularını terk edip mantığına sığınsan. 

Hep zirvelere çıkarsın.
Duygularınla da yerin dibine...


19 Aralık 2010 Pazar

' Saatin sesleri '


Kimse yok artık.  Zor olanı başardım sanırım. İnsanlardan uzaklaştım. Kabuğuma çekildim ve sadece seyrediyorum. Derin sessizlik... Denizin dalgası....
Sesleri, içimdeki küçük küçük çığlıklar gibi... Zaman hızla ilerliyorlar ve bir o kadarda yavaş sanki... Saatin tik tak vuruşları; geçecek, geçecek kanayan yaran geçecek, geçecek ve zamanla izi bile kalmayacak, kalmayacak ...

16 Aralık 2010 Perşembe

' Anlamsızlaşıyor her şey '


Bazen yapman gereken hiç bir şey kalmıyor. Her şey saçma geliyor. Onun seni sevdiğini söylemesine rağmen, senin de onu sevmene rağmen birlikte olamamanız... 
Belki zamana bırakılmalı her şeyi. Bunu kaç kere yaptım bilmiyorum. Ama yine de üzülüyorum, acımı dindiremeyecek biliyorum iyi düşünsem de. 

Çünkü eskiden bana kullandığı kelimeleri şimdi başkasına söylemesi, ona sarılması, onun yanında olması... Bütün bunlara rağmen yine onu sevmem... 

27 Kasım 2010 Cumartesi

' Bu ben değilim '


O kadar karmaşık bir hayatım var ki, nereden başlasam bilmiyorum... Çok sıkılıyorum bazen. Hep aynı şeyler... Arkadaşlarım istedikleri bölümü okuyup ya da hayalleri için tekrar sınava hazırlanırken ben istemediğim mesleği okuyorum. Bir çok pişmanlıklarım var. O kadar da  masumum ki bu hayat için. Bütün pasta dileklerim, yılbaşı dileklerim hepsi, mutluluk. Gerçekten mutlu insanları görünce kıskanıyorum. Benim mutluluğum bir kelebeğin hayatı kadar. Zaten kalbim aşk acısıyla ağlıyor. Şunu biliyorum ki bu hayatta en kötü şey bağlanmak bir şeye. Bir insana bağlandın mı o zaman ayvayı yiyorsun, aynı benim gibi.
Kim çıksa karşına onda olanları arıyorsun, yolda yürümesinden,  saç teline kadar. Hep oltaya yakalanmış balık gibi çırpınışlar. Bu ben değilim.

Ama hayat bir başkası olmak için o kadar kısa ki... 


' Sevmekten Vazgeçme '


Bir insan neden sevdiğiyle konuşurken korkar? Onla konuşurken korkuyorum. Her an bana kızacak, beni yanlış anlayacak diye.

'Hem çok kırıcı hem de çok kırılgan.'
Onu anlamak istiyorum ama olmuyor çok zor... İçimden bir ses artık onun umurunda bile değilsin, boşuna diyor. Hislerim hep doğru söyler ama lütfen bu sefer yanılsın istiyorum. 
Lütfen, lütfen beni sevmekten vazgeçme köftim... :(

' KÖFTİM 💓 '


Ben onu çok seviyorum. Bu benim gerçeğim. Umutlarım hiç bitmiyor ona karşı.Ve onu o kadar çok seviyorum ki, o bu şehirden gittiğinden gitme diyemedim.Yapamadım. Çünkü onun hayatıydı belki de gitmesi. Ama şuan çok acı çekiyorum. Gitme demediğim için değil köftim.


Seni çok özlediğim için ve benimle artık konuşmadığın için. Belki kendi kafanda bana iyilik yapıyorsundur.

20 Kasım 2010 Cumartesi

' Kalbim acıdı köfti 💓 '

21 Kasım pazar günü 2010
( saat: 23:50 )

9 gün bayram tatili bitti. Ama seni göremedim yine.


Kalbim nasıl acıdı bilemezsin.
Kendinden beni uzaklaştırıyorsun git gide. Benle konuşmak istemediğini anladığım anda kendimce, senle konuşmamaya karar aldım. Ama ben seni hiç bir zaman sıkmadım ya da kırmadım değer verdim.
Sen de konuşmak isteseydin veya biraz olsun özleseydin, mutlaka beni görüp de giderdin... Şimdi aylar geçecek sensiz ve yine bu şehire geleceksin bir gün... 

14 Kasım 2010 Pazar

' KÖFTİM 💓 '


Köftim demin bir araba evin önünden geçti, son ses bizim şarkımız; Tarkan - Aşk' ı dinliyorlardı.
Aynı bizim gibi. Biz de bu şarkıyı son ses açmıştık araba da, sahilden dondurma yemeğe gidiyorduk, birbirimize söylüyorduk. Canım benim...
Çok güzel bir gündü... Zaten senle geçen zamanımın kötü olma şansı yok ki...

13 Kasım 2010 Cumartesi

' Özlemek '



Zaman sudan bile hızla geçerken, bir gün kaldı. Sanki geçen hafta gitmiş gibi geliyor. Gidişin de sana veda bile edemeyip sarılamamıştım. İçimde kalmıştı, ağlamıştım... Bilseydim son görüşmemizin, son görüşmemiz olduğunu hiç bırakmazdım belki de seni. 
Ama bir gün kaldı bu şehire gelmene. Ne kadar yazsam da anlatamam seni ne çok özlediğimi... Benim için tek ve çok özelsin...

Küçük not: Seni hala seviyorum köfti... 💓

11 Kasım 2010 Perşembe

' Takma adıyla, Gomore '


İlk defa kelimeleri bir araya getirmekten zorlanıyorum. Anla canım kardeşim o kadar değerlisin. Senin hakkında nereden yazmaya başlasam diye düşünüyorum. 
Senle 9 yaşımda tanıştım ve 10 gün sonra 18 olacağım. İyi ki senin gibi bir arkadaşa sahibim.
Bazen çok sıkıcı olabiliyorum ya da kırıcı ama sen hep yanımda oluyorsun. Beni ne kötü günümde ne de mutlu günümde yalnız bırakıyorsun. Sen gerçekten şu hayatımda en güzel iyi kisin. Ailemden biri gibi oldun. Geçen seni ağlarken gördüm, ilk defa... 9 senedir seni ilk defa ağladığını görünce kendimi çok tuhaf hissettim. Ne bilim sen hep gülersin hiç bir şeyi sallamazdın. Ne oldu sana? Ama işte hayat...
Herkesin acısı vardır içinde. Bazende böyle gözlerinden dökülürler birikmişler...
İyi ki yanındaydım. Seni çok seviyorum kardeşten öte ve her zaman yanında olacağım. 
Ne olursa olsun sen hep gül tamam mı lan? Sana gülmek çok yakışıyor.

' Pembe Kolye '


Küçükken rahmetli halamla dedem ve anneannem bakmıştı bana hep. Annemle babamdan çok onları hatırlarım. Daha doğrusu sadece onları. Anne, baba demeyi geç yaşta öğrenmiştim. Bugün odamı topluyordum. Takı kutumda pembe kolyemi gördüm. Aslında kolye 3 satır boncuklu bir kolyeydi. Ama şuan 1 satırlık. Çocukken halam vermişti, meleğim benim, canım annem... Çocukken hep beni mutlu ederdin... Çok iyi hatırlıyorum halam benim için o kolyeyi almıştı. O zamanlarda da yine süslüyüm bende. :)
4 yaşımda veya 5 yaşındaydım. O zamandan beri saklıyorum.14 sene olmuş. Benim için manevi değeri çok, çünkü o kolyeyi aldığım kişi ;
Canım Halam... 🍀

6 Kasım 2010 Cumartesi

' Köfti 💓 '

Özledim be seni. Her şeyi...
Kokunu, bakışını, teninin kokusunu, öpüşünü... Seni öptüğümde ayak parmaklarım karıncalanırdı. Kalbimin göğüsümde atışını hissederdim. Hayatımın en büyük heyecanıydı benimle olman.
Sen gittiğinden beri bu şehirde, çok mutsuzum. Mutlu gibi görünen palyaço gibiyim.
Olmuyor, yerini hiç bir şey doldurmuyor...

7 Ağustos 2010 Cumartesi

' Köftim '


Ne haber sorularına hep ''iyiyim'' cevabı. Ne kadar dürüstüm bugünlerde. :)
 Her şeyden herkesten uzaklaştım. Çok yalnızım.

Not: Ben aslın da hiç böyle biri değildim, senden önce Köftim...

11 Haziran 2010 Cuma

' Hayat '


Bugün her şeyi sildim ve yeniden başlıyorum… Anladım geri dönmeyeceksin. Yapılacak bir şey yok. Gitmek istedin ve gittin. Ve ben senin için elimden geleni yaptım. Zorla sevdiremem ki kendimi. Böyle bir insan değilim. Artık eski bene bir u dönüşü yapma zamanı geldi.
 Eskisi gibi olacağım. Özgür, hırslı ve hedeflerine ulaşan... 

10 Haziran 2010 Perşembe

' Söz yaşlarım '



Canım, benim bir tanem, küçük dünyamın gök kuşağı,hayatım, bebeğim, tatlı kuşum, çikolatam, balım, sevdiceğim, aşkım, sevgilim, dostum, arkadaşım, köftim seni çok seviyorum ve bir gün geçti konuşmadık çok ama çok özledim… 


Şuan aklına bile gelmiyorum çünkü… 

Of gece biri geçiyor ama benim aklım sadece sende… Şuan yanında olmak isterdim ve sadece uykunda seni izlemesem, öpsem, seni çok isterdim. Çok şey mi seni istemek yeniden? Bir sen anlamıyorsun seni ne kadar çok sevdiğimi ve bilmiyorsun şuan senle konuşmasam da, internetten yazamasam da sırf senin için, az önce sana mesaj yazdım. 
Ya uyudun ya da boş verdin ya da…  İşte ben bunu yapamıyorum köftim.

Ben sana çok aşığım…  Sen benim ilk aşkımsın köftim! 💓


24 Mayıs 2010 Pazartesi

' Gittiğinden beri ben '



Sen gittiğinden beri köftim, içim de hep hüzün var. Bazen o kadar dalgın oluyorum ki… Derslerime uzun zamandır çalışamıyorum. Bazen sahile gidiyorum tek başıma, oturuyorum kimsenin olmadığı yere ve denizi seyrediyorum… Martıların uçuşlarını, denizin dalgasını, sesini dinliyorum, en uzaklara bakıyorum öyle, o an hiçbir şey düşünmüyorum. Sonra yine sen aklıma geliyorsun göz yaşlarımı durduramıyorum… Doya doya ağlıyorum ve sonra hiçbir şey olmamış gibi eve gidiyorum. Sen gittiğinden beri ben...

21 Mayıs 2010 Cuma

' Öylesine '




İnsanlar ne kadar acı veriyorlar, birbirlerine… Ben insanları anladığımı sanıyordum ama anlamıyormuşum. İnsanlar da beni anlamıyorlar. Birinin beni anladığını düşünüyorum onu da kaybetmekten çok korkuyorum. Bu hayatta yalnız kalan insanları düşünüyorum da zor olsa gerek. 
Şuan tek bir dostum var. İyi ki var. Yanımda olmasa da hep yanımda hissediyorum. Arkadaşlarım çok var. Ama önemli olan bu mu? Ben çok arkadaşım olsun istemiyorum. Az ama sağlam dostlarım olsun yeter. 
Kişiden kişiye değişir bu fikir belki de, bilmiyorum. Ama şu yaşıma kadar hayatı öğrendim biraz. Herkes sessiz, sakin, uysal bir kız olarak bildiler beni belki de ama bilmedikleri çok şeyler vardı bu bende…


15 Mayıs 2010 Cumartesi

' Ama '



Bu gece yokluğunu öyle hissettim ki… Senin de aklına geldim mi acaba ?
Belki de… Yokluğun belli oluyor bende ve özellikle bu gece…Bugün Cuma sevdiğim. Volkan Konak abimizin programı var. Yan yana olamazsak da beraber izlerdik. 
Bence aklına bile gelmiyorum. Çünkü yanımdan geçtiğinde beni görmüyorsun, dalgın mısın bilmiyorum ama üzülüyorum ve ben de bir şey diyemiyorum… Nedeni yok.

Ama… Seni çok seviyorum. Çünkü seviyorum köftim 💓 


4 Mayıs 2010 Salı

' KÖFTİM 💓 '


Bugün seni özledim diye yazı yazdım ve bugün seni gördüm. Köftim ya…  Ben seni baya baya seviyorum… Terlemişsin yüzüme deydi ya terin, yıkamadım biliyor musun? Kalsın öyle kokun… Seni gördüğümde şaşkınlığımdan kaldım öyle gerçek misin diye… 
Beni görünce öptün ya, çok güzeldi :) 

Seni Seviyorum kalbimin aşk parçası… 


( Not: Köftinin kalbin delik olduğu için çok terlerdi. O gün yine dershanede merdiven çıkıyordu koşturarak. Kim bilir hangi dersine geç kalmıştı. )

' Köftim '



Şuan eve geldin ve yemeğini hazırlıyorsun, biliyorum… :)
Canım…
Ben de şuan ‘feriğim’i dinliyorum… Dinledikçe sözler içime işliyor… Gerçekten Volkan abimiz fena söylüyor… Bana feriğim demeni bile özledim bir tanem…

' Köftim benim ' 💓



Köftim kısa zamanda nasıl bağlandım sana anlamadım…Seni çok özledim hem de çok ama senin için kendimi tutmam lazım. Bu üniversite sınavını halletmemiz lazım. Her şey senin için tatlı kuşum… Kendimi düşünmüyorum artık… Senin için kendimden vazgeçtim. Üzülüyorum ama olsun…
Son konuşmamızda ağlayarak uyudum… 
Biliyordum aslında böyle olacağını ama ne bilim bana kıyamazsın sanıyordum… Ama olsun ben beklerim seni… Sen benim bitanemsin… 

Küçük dünyamın gök kuşağı… 

26 Mart 2010 Cuma

' Aşk '


Bazen beklemediğin anda bir bakarsın biri vardır hayatında. Dünyan olmuştur. Her zaman varlığını hissettirir ve alıştırır kendini sana. Sen sonu bilmeden kapılırsın. O an aklına gelmez sonu.O gün fazla geçmeden gelir o artık yoktur ve anlarsın ki; Aşk masalmış bir varmış bir yokmuş…

12 Mart 2010 Cuma

' Ben '


Ben iyi insan olmak istemiyorum. Ben sadece mutlu olmak istiyorum. Sevgi ve anlayış biraz da huzur. Hepsi bu.

4 Şubat 2010 Perşembe

' Sen '


Herkesin bildiği bir şey vardı ama doğru değildi. Kendimi anlatmam çok zordu. Her yanımda seni seviyorum suratlar ama aslında benim gözümde tek bir surat var. O da sendin... 
İnsan çaresiz olunca ne yapacağını bilemez ya hani... Hiç bir şey göründüğü gibi de değildi. Seninle olduğu her anıyı gözümün önüne getiriyorum, işte o an bile mutluyum.

1 Şubat 2010 Pazartesi

' İlham perisi '



Kim bilir ne yapıyorsun şuan? Ben...:) Seni düşünüyorum. Bir şarkı açtım şarkının adı ilham perisi... Sen benim ilham perimsin, yazılarımın ilham perisisin...
''Seni Seviyorum'' kaç kere söyledim resimlerine bilmiyorum ama hep içimden öyle söylemek geliyor.. Seni seviyorum hayatım...
Bu sözü aslında yüzüne bakarak defalarca söylemek isterdim ama söyleyemiyorum sadece yazılara defalarca dökebiliyorum... Senle geçen o anları tekrar yaşamak istiyorum... 
Artık kavuşmak istiyorum...

31 Ocak 2010 Pazar

' Aşk bu '


Hayattan çok şey istedim bu zamana kadar. Hakkım yoktu bunu bilmeliydim. Seni görüp de dokunamamak, elini tutamamak, gözlerinin içine yakından bakamamak, dudaklarını, seni hissedememek... Sanki canımı yakmayı seviyorsun, hiç beklemediğim anda karşıma çıkıyorsun.. Ama yine de senin verdiğin bu acı devam etsin. Çünkü senin varlığındaki verdiğin acı, yokluğundaki verdiği acı kadar canımı acıtmıyor… Senden uzak durduğumu düşünüyorsun. Ama yapamıyorum ve ben aslında sana herkesten yakınım. Senin her anını, ruh halini biliyorum.... Bana bir gün verseler, ne yapmak istersen yapabilirsin deseler zamanı durdururdum. Senin yanındayken tam bana baktığın anı mesela. 


 ''Her şey yalan olsa bile en güzel aşk zor olanmış ''

  ÇOK ZORSUN AŞKIM…

' Platonik '



Sana yazılar yazdım ve hala yazıyorum koca bebeğim… Hep senle ilgili hep seni anlatıyor… Seni sevmekten bıkmıyorum, sıkılmıyorum… Mesela arkadaşlarımla konuşurken bile sana dalıyorum… 

İçimden geldiği gibi seviyorum… 

Aklımdan bir an bile çıkmıyorsun ki, beni bırakmıyorsun hayalinle… Bilmiyorum hiç bir şey… Sadece seni bilmek istiyorum… Varsın yoksun sen hep sen, sen, sen…  Senden vazgeçemiyorum… Bana baktığında kalbimin göğsüme değişini hissedebiliyorum… Duygularım karışık ama hepsi güzel… Resimlerine bakıyorum tek, tek, uzun, uzun… Hepsi çok güzeller… Sadece resimlerine uzun, uzun bakabiliyorum… Kopamıyor senden… Geçen gün senden bahsettiğimde farkında olmadığım gülümsemeyi fark ettim yüzümde… Seni dinlediğimde sanki en sevdiğim şarkıyı dinler gibi oluyorum… 
 'Sen Artık Benim Canımsın ' o yüzden senden kopamıyorum…

' Aşk kırıntıları '


Bugün açtım içimi ona. Böyle şeyler planlanılır ya hani açılmadan konuşacaklarınızı planlarsınız, süslenirsiniz ve benzeri şeyler işte. Hiç öyle yapmadım. Birden aklıma geldi ona mesaj yazdım, bekledim geldi cevap ve beklediğim cevaptı. Düşünmedim nasıl diyeceğimi. Ateşim vardı, kalbimin atışını, göğsüme değişini hissediyordum, ağzım hep kuruyordu, ellerimse adeta buz gibiydi. Sahile gittik baya kalabalıktı en sonunda bir yere oturduk. Ve beklenen şeyleri söyledim ama onun cevabı olumsuzdu O an onun karşısında güçlü ve olgun olmalıydım çünkü çocuk değildim. Kendimi acındırmamalıydım. Sonra sohbet ettik sanki biraz önce reddedilen ben değilmişim gibi sohbet ettim. Doğrusu buydu. Onunla konuşurken bir şey fark ettim. Ona deli gibi aşık olduğumu, onun benim için çok değerli olduğunu… Ve daha da zor günlerin benim için yeni başladığını da anladım.  Başkası olsa beni unutursun ya hatta uzak dururum senden çabuk unutursun, boş ver beni ya ..bla blaa bla şeyler söylerdi .Ama o farklıydı .İçimden benim sevdiğim çocuk bu dedim, reddettiğinde kaldırmadı beni oturduğum yerden. Benle sohbet etti moralimi yerine getirdi onla konuştuğumda rahatlamıştım. Ona çocuk diyorlarmış ya diyenler halt etmiş bence onlar öyleler, hiç alakası yoktu çok olgun, sakin ve güldüğünde ise dünyalar tatlısı birisiydi. Gözlerinin içine bakmaya çalıştım hep ama ben bakarken o başka bir yere baktı, ben baktığımda ise başka yere, o bana bakıyordu. Gözleri çok güzeldi… Kendimi zor tutuyordum ona sarılıp öpmemek için. Koca bebeğim... Sonra kalktık baya konuşmuştuk. Onunla azda olsa vakit geçirmek bile bana yetmişti sadece ikimiz… Ben eve giderken doğal olarak moralim bozuktu, her ne kadar onun yanında moralim iyi gibi görünse de.. Üzgündüm… Teoman’dan Aşk Kırıntılarını eve gidene kadar dinledim. Bugünün sonunda geriye sadece Aşk Kırıntıları kalmıştı…
Not: Cumartesi 24 Ekim

' Platonik '


Bugün Cuma ve en son pazar günü gördüm seni Erş. Çok özledim. Gözlerinin içine bakmayı özledim. Sesini özledim... 
Ama neyse ki seni yarın göreceğim. :)
Ne güzel belki de konuşucağız.Of ne garip his birisini sevmek. Üzüldüğün anda belli ettirmeden ben de üzülüyorum. Canımsın sen benim... Seni tarifi olmayan sevgiyle seviyorum. Her anım senle aslında. Çünkü aklımdan hiç çıkmıyorsun.

' Erş '


Sadece bırakmak istiyorum kendimi sana…  Her şey akışıyla gitsin sürüklesin bizi nereye götürürse... Seninle konuşmak beni hep mutlu ediyor ve rahatlatıyor. Yanındayken her defasında heyecanlanmam, çok tuhaf geliyor. Seni kalemime dökmek ve sonra döktüklerimi tekrar içmek istiyorum… Akıyor kelimelerim… Kalbimden dökülüyor… 
Gözlerim parlıyor aşktan… Ah Erş...

30 Ocak 2010 Cumartesi

' Tek Gerçeğe '


Umut gibiydi bir anda hayatımda var olman. İnsanların mutlu olmaları için güzel umutlara ihtiyacı vardır. Senin hissettirdiğin çok güzel. Farklı, garip bir heyecan. Seninle geçen anlarımın anlamı mutluluk, huzur. O kadar tatlı bir tılsım ki. Bu tılsım beni hiç bırakmasın. Hayatımdan kaybolup gitme. Ve bir gün sana sarılayım. Kavuştuğumuzda sadece gözlerimiz konuşacak ve ben o gün sana yaptırdığım gogo bonito kitap aralığını vereceğim. Kaybetme onları tamam mı? Hep mutlu ol.
Seviyorum Seni... GOGOM :)

Yaş ,16 🌹

' Çok özel '



Annem belki yüzüne bunları söylesem ağlarsın. Seni canımdan çok seviyorum. Sen benim için en değerli varlıksın, bu hayatta. En çok senin sayende ben varım.
Hayat acı ama güzel… En çok senin sayende bir yerlere geldim.Sen verdin bana bu gücü. Mutsuz olduğumda kafamı dizine uzanırdım sende başımı okşardın bana güven verici sözler söylerdin, sonra kendimi birden güçlü hissederdim. Çocukluğumda babamla seni tanımıyordum. Fazla göremiyordum sizi. Annem, babam vardı bir yerlerde ama… 

Bazen sana kızıyorum çok üstüme geliyorsun diye belki ama annecim sen hep haklısın biliyorum bunu. Çünkü sen her zaman benim iyi olmamı istersin. Geçen hastalanmışsın ve bana söylemedin doktora gittiğini sınavlarım var, üzülmeyim diye canım benim. Ama sonradan öğrenince sarıldım sana kocamanCanımsın annecim sen benim. Hasta olduğumda koyardım göğsüne kafamı yatardım, sabaha kadar yanımda dururdun. Bir şeyden korksam, sıkıntım olsa yanında hep unuturum...

Yerin her zaman belli oluyor annem ve biliyorum ki bu hep böyle olacak…

26 Ocak 2010 Salı

' Sanki '














Bazen hayal kurarsın ve hayalinle uçarsın, herkes yukarı bakar seni görmek için. Sen hayalinle uçmuşsundur. Kim sana ulaşmak istese ulaşamazlar. İnsanlar aralarında bulamazlar seni çünkü sen onların arasında değil gökyüzündesindir. Sonra senle dalga geçerler ve o kadar masum ve saf gelirsin ki onlara, garipserler seni. inanamazlar.akıllarına dalga geçmek gelir. 
Sanki seninle dalga geçtiklerinde sen farlı olacaksın :)   

25 Ocak 2010 Pazartesi

' Bayan Rol '



Bence her insan gururlu olmalı. Yüzsüz olmamalı. Ben böyle düşünüyorum kimine göre yanlış kimine göre doğru benim umurunda olan bu mu? Hayır! 
Ben böyleyim. Bazılarınız beni sevmiyor yada seviyor? Sevene de sevmeyene de eyvallah.. Ne yapayım benim yapım bu yalan söylemek iste-mi-yo-rum...
Tercih edenleri de anlamıyorum.. Bugün bana söylenen fazlasıyla canımı sıktı. Çünkü o sözü hak etmedim. Bence ben değil de siz daha iyi ve hatta altın portakallı rol yapıyorsunuz... 
Ben rol falan yapmadım. Ama sizin yaptığınız oyunu izliyoruz sadece. Siz gidince farkındayız her şeyin, Bayan Rol. 
Ama bilin ki oyunuzu kendinize oynuyorsunuz . Rol yapan sizsiniz ve bunun herkes farkında. Başkalarını eleştireceğinize aynaya bakın, orada daha çok eleştirecek şey bulacaksınız. Emin olabilirsiniz.

' Savaşta herkese başarılar '


Bugünü en başından sevemedim… Sınava girdim ve çıktım. İçimdeki korku daha çok arttı. Bu stres nefesimi kesiyor, sesim çok az çıkıyor ve aklım durmuş gibi hissettiriyor. Bakışlarım tuhaftı görmesem de bakışlarımı anlamak zor değildi. Sanki ölü görmüş gibiydi. Umudu ölmüş...
Yürüyordum ama çok düşünceli... Aklımda sorular durmadan beni rahatsız ediyordu. Dalıyordum uzaklara, boğulacağımdan korkmayarak sürükleniyordum derinlere. Oysa yüzme bilmiyorum. Bu  kayboluş neydi böyle? Kaybedecek çok şey varken ve kaybedilecek aslında hiç bir şey yokken.
Bu karmaşık düğümü çözmek çok sinir bozucu. O düğümü ben çözmeliymişim. Tek umut ben miydim? Sanırım benim. Bu büyük sorumluluk beni çok yoruyor. Çok fedakarlık yapıyorum, kendimi düşünmeden. Değer denilen şey aslında yok, bazı insanlar için. Oysa değer denen şey ne kadar değerli bir şey ki. Bu kadar üstümde sorumluluk varken düşmeden karşıya geçebilir miyim? Bunu gerçekten yapabilir miyim ? Yada vazgeçmeli miyim?
Vazgeçersem eğer kendimi affetmem hiç. Bunu çok iyi biliyorum. Pes etmemeliyim. Hayata inat ayakta kalmalıyım. Onun savaşında ben KAZANMALIYIM … 

Bu savaşta kendi mutluluğumu düşündüğümden değil , sade ve sadece bir kişinin mutluluğu için çabalamalıyım. Annem için…
Annem için elimden ne geliyorsa yapmalıyım. Sonun da başarısız bile olsam, elimden geleni yaptım diyebilmek için, ilerde pişmanlık duymamak için, her şey için… Sadece 1 sene dayanmalıyım. Bunu yapa bilirim. Kendime inanıyorum. 
Başarmak için önce inanmalıyım ve elimden geleni yapmalıyım. ÖSS sınavı beni, bizi bekliyor. Savaşta herkese başarılar….

' İsyan '



Sıkılmak, her şeyden, herkes den... Her şey monoton. Sanki hiç bitmeyecek gibi, sanki hiç beklemediğimiz bir anda melekler kolumuzdan tutup götürmeyecek gibi sanki boşuna yaşıyormuşuz gibi, bir hiç gibi...
Ne için çabalayıp duruyorum, ne için çabalayıp duruyorsunuz? Bir şeyleri başarmak, kendini insanlara kanıtlamak bu yani olay, öyle mi? Herkes birbirinin ne düşünür düşüncesiyle yaşıyor. O şunu der yok bu onu der ya sana ne kim ne der, bana ne? 

Hiç kimse anlamıyor ki beni. 

' Mutluluk '


 Mutluluk sen miydin , yoksa çocukken elimden uçan balonum muydu?

'Uçan bir balon ve Sen '

Renkli, büyük, güzel… Herkesin vardı ve benimde olmalıydı. İstediğime ulaştım o artık benimdi. Sahilde yürürken, arabada giderken, parkta oynarken hep yanımdaydı. Benimde vardı işte bakın uçan balon hey... Parkta herkes bana bakıyordu uçan balonu olan kıza baksanıza. Balonu çok güzel.Çok mutluydum...Tek isteğimdi o zaman, bir uçan balonum olmasıydı. Ama elma şeker satan bir amca vardı orada ilerdeydi ve baktım durdum öyle... Kenarda duruyordu parkın. Çok güzeldi şekerler. Almak istedim ve koştum birden heyecandan elimi açmışım ve uçan balonum…

Balonuma baka kaldım... Havada uçuyordu. Renkli, büyük güzel… Artık sahilde yürürken, arabada giderken, parkta oynarken olamayacaktı... Adeta melek oldu uçtu ve gitti... Gökyüzünü baka kaldım balonum kaybolana kadar. Ardından elma şeker satan amcaya baktım gitmişti... Sadece elma şekerim de olsun istemiştim sadece..

Seni istedim… Tatlı, güldüğünde dünyaları bana veren ve hep yanımda olan. Sonra benimdin. İstediğime yine ulaşmıştım. Çok mutluydum... Sonra ağlayan bir kırık kalp vardı, mutsuzdu. Bana ihtiyacı vardı. Sadece iyileştirmek istedim onu ve gittim yanına iyileştirdim. Oda mutluydu artık. Fakat geldiğim de ise sen yoktun. Gitmiştin... Kırık bir kalbi düzeltim derken, farkına varmadan senin kalbini kırmıştım. Artık yoksun... Tatlı, güldüğünde bana dünyaları veren ve hep yanımda olan. 

Aslında ben sadece ve sadece mutlu olmak, mutlu etmek, (SENİ) istemiştim…


' Vals '


Sabahın 5:30’ u ben Ortaköy Sahilin de tek başıma oturuyorum. Güneş yerine tam almamış, sessizlik... Sade ve sadece dalga sesleri ve denizin kokusunu hissediyorum çok güzel.. .Gözlerimi kapatıyorum. 
Sanki yanımda canlı bir şekilde biri Vals‘ı çalıyor. Ama müziğin sesi yok. Sade ve sadece Kaan’ın sesi. Ardından müziğin sesini duymaya başlıyorum ama uzaktan sanki ve giderek artıyor ses...

LA la La LA la la LA 
Kalbimi çaldı ortasından yardı
Bir tohum ekti çok farklı 
Gölgeye kaçtım bir yudum su içtim 
Bin çiçek açtım yok 
Kimseyi duymadım canını sıkmadım 
Fikrini sormadım ben 
YOKKKKK benim hayalim yok 
Kaybolan zamanım yok 
Gel benim şahidim ol 
Ayrılmaz bir can hayalim ol 
LA la La LA la la LA 

Ardından gözlerimi açıyorum. Bir sürü insanlar karşımda, yanımda, arkamda ve gurubu ‘ı çalıyor. Biz oturuyoruz ama. Ben konserde oturuyorum. :) Pardon komik geldi... 

Sonra kalkıyorsun, elimi tutarak beni de kaldırıyorsun. Dans ediyoruz. Gözlerim kapalı, gözlerimiz kapalı sarılarak ayrılmaktan korkar gibi ve ardından o nakarat başlıyor. Gözlerimizi açıp birbirimize bakarak.. 
Gel benim şahidim ol Ayrılmaz bir can hayalim ol.... Şarkı yavaş, yavaş bitiyor. Ses giderek azalıyor. Ellerim ellerinden ayrılıyor, gözlerim gözlerinden, uzaklaşıyor... Yerini dalga sesleri alıyor ve ardın dan adımı bağırarak söyleyen ses. Bu sesi biliyorum annem... Gözlerimi tekrar açıyorum ve Rüya-mış


Keşke dedirten bir rüyaydı… Çok güzeldi.💖

' Değerlim '

Hani deriz ya , keşke... İşte o gün ben de dedim... 

Senin başkasını sevdiğini öğrendiğim gün keşke dedim ve zamanı geri alabilmeyi çok istedim Eminim herkes hayatında bir kerede olsa zamanı geri almak istemiştir . Düşünsenize zamanı geri alabildigimizi, çılgınca... Hiç bu kadar istememiştim bunu... Hayatın hep iyisiyle kötüsüyle yaşayarak mutlu olmaya çalıştım. Ama nedense o gün hiç böyle düşünmedim. Aklımdaki tek şey o anın değişmesiydi; çok zor... Birisine değer vermek çok güzel bir şey ama, o kişinin bunu anlamaması çok kötü . Tek düşündüğüm  hani seninde beni sevdiğin güne geri dönüp hatalarımı düzeltmek ve hayata kaldığım yerden devam etmek... Çok mu şey istiyorum?? Bilmem belki de ...

Şuan başkasını düşünüyorsun, onu seviyorsun, onun üzüntüsünü paylaşıyorsun, onla konuşuyorsun,onun gözlerine bakıyorsun, ona seni seviyorum diyorsun, belki de ona şuan sarılıyorsun... Peki ben ne yapıyorum ? Sadece bir umutla seni düşünüyorum. Tek yapabildiğim şuan bu. Seni çok sevmek acı veriyor artık. Unutmak istiyorum, çabalıyorum. Hani Kaan' nın şarkısın da bir söz vardı '' giderek üzdün bizi zaman ...'' çok doğru bir söz olmuş.


Belki mutlu olursun .. Dilerim olursun değerlim ..

22 Ocak 2010 Cuma

' İlk Aşk '


Adından da anlaşıldığı gibi ilk aşk bu… İlk heyecan, ilk duygu birikimi.. 
Güzel şeylerle hep beklemediğin zamanda karşılaşırsın. Elini tuttuğunda için titrer, sadece ona bakıp küçük bir gülümsemeyle, içindeki duyguların artışını hissedersin. Onun da sana her bakışı, kalbinin atışını duymanı sağlar. Onu o an hiç bırakmak istemezsin. Onun her bakısı seni bir kere daha ona bağlar. Ama içinde tedirginlik ve nedenini bilmediğin bir korku olur. Çünkü o senin ilk aşkındı. 
Kulağa güzel gelen o kelime ilk aşk. Ona artık duygularını söylemek zorunda kalırsın ve daha fazla dayanamazsın .
Bütün cesaretini toplayıp bir gün karşısına çıkarsın ve onun yanına gidip sonucunu bilmeden duygularını açarsın …
‘’Seni görünce kalbimde kelebekler uçuşuyor. Çok heyecanlanıyorum ve garip şekilde mutlu oluyorum. Donup kalıyorum. Sonra seni aklımdan çıkaramıyorum. Ben, seni seviyorum ‘’ 

Ona içimdekileri söylemek ne kadar rahatlattıysa beni, bir o kadarda üzüntüye boğdu…