30 Aralık 2014 Salı

' İşsizlik '


Bu yılın son yazısı mıdır bu bilmem. Ama yazıyorum işte yine içimden geldiği gibi. Uzun süre yazmadım. Evet uzun süre derdimi anlatacak sorunlarım olmadı.

 Şimdide yok aslında ama içimi dökecek bazı kelimeler var...

Zaman aktıkça daha güçlü olmam gerektiğini hissediyorum. Son bir aydır zor günler geçiriyorum.
 İşsizim. Yine parasızlık korkusu. Zamanın beni nereye götüreceğini bilmeden yaşıyorum. Neden çok çalışıp kaybediyorum, bilmiyorum. Ama elimden ne geliyorsa yapıyorum. Çok çalıştım. Emek verdim. Kendimi sıkıntılara soktum. Bazen hastanelik oldum. Tansiyonum düşüp şehir dışında öyle korktum yalnızlığımdan. Sonra kalbime sarıldım... Hiç düşünmedim bir gün kapının bana nerede olacağını göstereceklerini. Şimdi kapı kapı umutla dolaşıp, iş arıyorum. Belki... Yeni yıla yeni işimle başlamak çok isterdim...

' Merhaba kış '


Yine kelimeleri kıyafetsiz bıraktırıyor, üşütüyorsun onları. Çok üşüyorlar. Yağan her yağmurunda, her bir damla insanların hikayesine dokunuyor... Karanlık, soğuk mutsuz bu gökyüzü. Her kötü şey kadar.

Koşup sarılmak istiyorum ona. Ve o an istiyorum ki sözler olmasın, hislerin yerine. Bakışıp yürümek soğukta... Sanki sıcağım oymuş gibi...

Ama bazen de kabuğuma çekilmek istiyorum. İçimde yaşayım sonra ölsün içimdeki hüzün, yeniden doğup merhaba diyeyim ona. Kaldığı gibi devam etsin yarım kalan her şey. Saklanıp gömülmüş olsun hüzün. Hep mutluluk olsun.

19 Ekim 2014 Pazar

' Gizli Köşe '


Yine geldim gizli köşeme. Dertlerimi kelimelerimle doğurup gideceğim.
Bir piç gibi kalacaklar burada. Aşkım ve piç kalan yazılarım.
Seni hiç bir zaman kağıtlara dökmedim. Dökmek istemedim. Ne yazdıysam hikaye kalıp, unutuldular. Hikaye değil gerçek olmanı, benimle kalmanı istedim. Nereye gidersem gideyim kalbimde ya da yanımda seni götürmek istedim.
Seni hep sevdim. 

11 Ekim 2014 Cumartesi

' Merhaba sevdiğim adam '


Bugün kelimelerimin biraz da senin için akacak içimden. Her gün kalbimdesin. Ben yazarken bunları sana, kim bilir şuan ne yapıyorsun? Ya şehrin boş, karanlık sokaklarında dolaşıyorsun ya da uzandın şimdi müzik dinliyorsun. Sorunlarından rahatlamak onlardan kopmak için. Beni düşünme olasılığını düşünmüyorum hiç bir zaman. Çünkü ben görünürde seni dertlerinle terk eden seni sevmeyen kötü biriyim. Ve hiç bir zaman nasıl olduğunu merak edip sormadım. Öyle bitti ve ben kayboldum...
Ama benim için hiç de öyle olmadı. Sen kaybolmadın. Seni yerine doldurmaya çalıştım. Başka insanlara alışmaya çalıştım. Ama ne kalbim ne de dudaklarım sana ihanet edebildi. Hala tadın bende, dudaklarımda saklı. Kalbimde saklı güzel bir sevginin içindesin. Hala saf ve temiz kalbin içindesin. Seni her özlediğimde, merak ettiğimde sana mesajlar yazdım. Fakat yollayamadım. Telefonumda saklı mesajlarıma kayıt oldular. Biriktiler. Sen, seni hiç özlemediğimi, merak etmediğimi düşünürken ben sensiz güçlü olmaya çalıştım. Hayat biraz daha ağırlaştı. Güçlü olup her yükü kaldırdım ve devam ettim. 
Hassas kırılgan yapım gün geçtikçe güçlü olgun kadına büyüdüler. 
Ve şimdi, sen ve ben...
Biliyorum, bir gün biz olamayacağız. Çünkü sen ve ben aynı olup farklı dünyalardaydık. 
Hani derler ya sen gökyüzü ben deniz. İşte tam da böyle. Hiç bir zaman mutsuz olmanı istemedim. 
Giderken bile... 
Hep mutlu ol. Bir gün seni dünyalar kadar mutlu edecek, seni hep aydınlatacak bir kalp olsun yanında. Seni hiç bir zaman yalnız bırakmasın. Seni hep anlasın. Gözlerine baktığında kalbindeki iyi çocuğu görsün. Sana bazen kızsa da kıyamazsın. Seni bebeği gibi, her şeyi gibi sevsin. Ve hayatın, inançların, iyiliğin güzelliğini onunla keşfet. Her gün hayata yeniden doğ. Güneş gibi. Sana bakan seninle mutlu olsun. Gülücükler o güzel yüreğinden eksik olmasın. Sen hep mutlu ol...

                      Gitmek bazen çok sevmektir, sevdiğim adam...

' Nefes Almak '


Uzun zamandır nefes alamıyorum. Ben uzun zamandır yazılar yazamıyorum. Bugün artık kelimeler içimden bloguma patladığı gün. İçimdekilerin hepsini yazacağım. Kafamı dökeceğim yine.
Sonra gideceğim, huzurlu şekilde kahvemi içeceğim. 
Uzun nefes solup verirken, pencereden karanlığın gizemini seyredeceğim. 

' Hep yaptığın gibi '


Hayat insanlar iken, sorunlar yine insanlar.
Anladım bir şeyleri başarmak istiyorsan zoru seçeceksin. Daha iyi daha güçlü olacaksın.
Korkmayacaksın. Onlar korkacak. 
Ağlamayacaksın. Her göz yaşın senin hırsın olacak.  
Sen hayatta kalan olacaksın. Sen o kız olacaksın.
 Kolay hiç bir şey ama hiç bir şey seni güçlü yapmaz, yapamaz. 
Seni sadece kolay ve küçük yapar. Sen artık çocuk değilsin! Sen 21 yaşında ayakları üstünde durmayı öğrenen bir kadınsın.
Hiç bir kimse sana iyilik olsun diye yanında olmaz. Kimse sana yardım edip başarmanı istemez. 

Bunlar bencil kelimeler değil, hayat... 
Ama biliyorum başaracaksın kızım. Hep yaptığın gibi...

22 Ağustos 2014 Cuma

' Son Bahar '


En mutlu olduğum, ben olduğum mevsim... Yürürken sokaklarda herkes çekilmiştir yolumdan. Kimsecikler yoktur. Ben ve dökülmüş yapraklarıyla toprak kokan sokaklardır, olan.. 

Sanki bana aitmiş gibi.. 🍂

' Kelimeler benim kanatlarım '


Bana artık yazılar yazmamamı, mutlu olmamı söyledi.. 
Mutlu olmak ve yazılar yazmamak... Ne kadar anlamsız cümle bu şimdi. 
Ben  mutsuzluğumu da yazsam, mutlu oluyor, hafifliyorum. 

Kelimelerim benim kanatlarım.
Küçük dünyamda o kanatlarımla uçuyorum ben... Özgür oluyorum... 

Sonra o gök yüzümde bütün hislerimin renklerini birleştirip, resimler çiziyorum... 
Sadece bakarsan kelimelerime anlamsızlığı ama hissederek bakarsan, uzun uzun bir ruhun seni farklı yere götürdüğünü görürsün... 

' Sadece özlersin '



Özlemek bazen cesaretsizliktir. Gidememekdir sana geri gelemeyenlere..
Zaman geçer alışkanlığa dönüşür bu duygu. İz gibi.

Hep anı olmuş hatıraların sende bıraktığı bir parça gibi. Ve bir gün çan sesleri çalar. Bitmiştir hikayen. İzlerin sende bıraktığı mutsuz bir sondasındır. 

Ve o an gökyüzü sana hiç olmadığı kadar yakın olur.. Tek istediğin sana gelemeyen özlediklerinin yanında olmak ve tutunmaktır...

24 Şubat 2014 Pazartesi

' Kaçış '



Bazen kendimi sessizliğin ve kimsesizliğin olduğu çukurlarına gömmek istiyorum. 
O kadar derine inmeliyim ki sessizliğin sesi bile kaybolmalı hiçlikte. 

Ya da koşmak...

Nereye, kime varacağını bilmeden sadece koşmak.
Nefesim kalbimi acıtana kadar durmadan...Rüzgarlara, uzak yollara meydan okur gibi.
Soğuğa karşı hissizlikle üşümemek ve durmak bilmemek.

 Hırs mı bu yoksa bir kaçış mı? 

1 Şubat 2014 Cumartesi

' Kalbin Göz Yaşları '


Kumsalda geziyordu ruhum. Saçlarımla dans ediyordu rüzgar...Fısıldıyordu deniz, kulaklarıma hiç duyulmamış en güzel şarkılarını... Durdum denize doğru.Kollarımı açıp gözlerimi kapattım.
Daha çok hissediyordum, huzurun kalbime dokunuşunu..

Dudaklarıma avuçlarıma dokunuyor, gözlerimden öpüyordu beni, göz yaşlarımı siliyordu...

Denize karışıyordu hüzün...Rüzgar, saçlarımı geriye doğru itiyor, boynumdan öpüyordu...

'Bu hüznün arkasına saklanmamalı güzel yüzün' diyordu..
' Geri dönüp devam etmelisin yoluna, dayanmalısın... '



13 Ocak 2014 Pazartesi

' Canım Ablama '


Yazılar yazmak... Kendimi başka hissediyorum. Kendimi en iyi bu şekilde ifade edebiliyorum.
Sana neden bu zamana kadar yazılar yazamadığım bu cümleleri yazarken anladım. Geçmişteki kötü anılarıma bakıyorum, senin elini tuttuğumu anne yarım olduğunu görüyorum. Her kötü anımda en çok senin elini tuttum.

10 yaşımda Tanrının bana hediyesi olarak gönderilmiş bir melektin sanki. Çevremde ki yakınlarım bana inanmazken başarılı olacağıma, annem ve sen benim kanatlarım oldunuz uçmam için hayata... O kadar güçlüydün ki, o kadar yanımdaydın ki hiç bir zaman yere düşmedim, pes etmedim. Bugün başarılı, güçlü ve sevgi doluysam en çok senin emeğinle. Maddi, manevi her şekilde hep sana tutundum.Bana emek ettin. Bir evi yapmak için tek tek tuğlaları ellerinle döşer gibi...

Her şeyimde emeğinin izi var. Giyimim, konuşmam, okuduğum en iyi okullar, ingilizceyi öğrenmem... Ders çalışmayı seninle öğrendim, güçlü olmayı başarılı olmayı sende gördüm ve örnek aldım, seni her zaman kendime. ''Ben Aysun Ablam gibi olacağım Anne. İyi yerlere geleceğim.'' En çok kendime inandığım buydu Canım Ablam. Bugün 21 yaşında bir çok zoru aşmış bir genç kızım. Senin, annemin, babamın kızıyım. 3 tane meleği olan şanslı bir insanım. Her zaman dualarımsınız. Bazen insan birinin mutluluğunu görünce daha çok mutlu olur ya öyleyim seni gülerken görünce. Yine zor bir dönemden geçiyorsun hayatın. Ama biliyorum ki sen yine çok güçlü olup hayata gülümseyeceksin. Seni çok seven ailem, ben ve Adriaan abim hep senin yanında olan meleklerin olacağız...

Seni çok seviyorum ablacım... 💗

10 Ocak 2014 Cuma

' Derinliğin '


Aklıma seni getirmeye doyamıyorum... 
Seni ilk gördüğümde içimde baharı hissetmiştim. Her gün bu baharı yaşamak isterdim. Ama bir kış vardı aramızda. Soğuktu ve hiç ısınmıyordu. 
Bekledim. 
Umut etmedim. Görmek bile yetiyordu. Bana derdini anlatman beni sonsuz yıldızlar gibi yüce mutlu kılıyordu. Bana anlatarak rahatlıyordun. Sana iyi gelebilmek... 
Yıldızlara dokunmak gibiydi... 
Ve bugün geldi.
Sen geldin. 
Bahar geldi.
Kış terketti. 
Artık yıldızım bana daha da yakındı.O kadar yakındın ki beni, içimi görüyordun.
Derinleşiyordu mutluluk...

Çıkamıyorum bu derinliğinden...



5 Ocak 2014 Pazar

' Kum taneleri '


Kumun ellerimden kayışı gibiydi zaman. 
Geçerken hızlıca, anlamsızca hoştu. Anılar kalitesiz bir filmin fragmanıydı sanki. 
Başarısız bir filmin yönetmeniydim. 
Abartılı hüzünler, saçma aşklar... Ama bu film kötü de olsa çekilmişti hayatımdan... 
Geriye tek kalan ellerimin boş olmasıydı yani, boşa geçen kum taneleri..

' Rüya '


Ve gece, penceresine konmuştu adamın. Perdenin arasından sokağa bakıyordu. Bir nefes gibi kusursuzdu gökyüzü...

Karanlığın gizemine bıraktı kendini. Sokağa fırladı.

Uzaklardan geliyordu sessizliğin sesi. Boş bakıyordu gözleri, ayakta duramazken bedeni. Gözleri onu arıyordu...
Trafik lambaları insanların gelip geçici sesleri her şey üstüne gelircesine...
Neredesin diye haykırıyordu gözleri, telaşlı telaşlı koşar gibi adımlarla...
Kalbi haykırıyordu... Aşkı içinde can çekişiyordu. Boş sokaklarda her yerde anılar o vardı...

Kabustu onsuzluk...
Kaybolmaktı hiçlikte...

Ve sona geldi ! Denizin karanlığı gökyüzünden daha çekiyordu onu kendine. Bıraktı kendini...

Kayboldu onsuzluk ve boşluk arasında...