30 Aralık 2011 Cuma

' Yargılamak '


Bir kitabın dış kabı çok güzel olabilir ama okumadan hikayesini bilemeyiz...

Hayat o kadar farklı bir şeydir ki her gün yepyeni yüzler görürüz. Bazılarını tanımadan aşık oluruz. Bazılarını ise dış görünüşüyle yargılarız hiç düşünmeden. Oysa bilemeyiz karşımızdakinin iç güzelliğini veya çirkinliğini. Hepimiz yaparız böyle şeyleri.
Çünkü insanları tanımaktan çok kendi hissettiklerimizle yargılamak kolay gelir ...

29 Aralık 2011 Perşembe

' Hayaller '






















Hayallerinin peşinden koşan kişileri çok kıskanıyorum bazen. Çünkü bence insanın hayallerinin peşinden koşması için birilerinin ona inanması, yanında olması gerekiyor. Benim böyle olmasa da içimde hep başaracağım duygusu var. İçimdeki umudu hiç kimse yok edemedi. Kimse inanmasa da, yanımda olmasa da ben iyi yerlere geleceğim. Çılgın baterist kız olacağım, çok güzel resimler çizeceğim, çok başarılı insanların fotoğraflarını çekeceğim ve bir organizasyon şirketinde çalışıp konserlerin organizasyonlarını yapacağım...
Bugüne kadar neyi çok istesem oldu.
 Zor görünse de, bunlardan bir tanesini de olsa mutlaka yapacağım.

Ben yine zor olanı başaracağım.

25 Aralık 2011 Pazar

' 24 Aralık saat 2011 19:35 civarlarıydı '


Mutlu olma çabasıyla yine istiklalde geziyordum. Kalbimin içinde yine seni saklarken.

O geniş istiklal caddesinde birden karşımda seni buldum. İkimizde şaşkınlıkla baktık. Bu gerçek miydi? Sanki, eğlenceli bir şarkının devamında cd' nin çizik tarafı gelmişti bir anda. Hayatın küçük olduğunu anladım. O an ne düşündüğümü bilmiyorum, sen basıp giderken. Durdum ve arkandan baktım.

Ve anladım ki artık sende herkes gibisin...

21 Aralık 2011 Çarşamba

' Sadece sev '


Küçük bir kızdım. Kalbim avucuna sığacak kadar küçüktü. Göz yaşlarım ise beni sevmeyen sen için yüzümden akacak kadar masumdu.
Hayatta hep anlamlı şeyler bulup en ufak şeylere mutlu olabilecek kadar da saftı yüreğim...
Sonra sen...
O kadar imkansızdın ki. Sen benim şuana kadar mutlu olduğum küçük şeylere benzemiyordun.

Sen benim en büyük mutluluğumdun. Kalbim seninle büyüdü. Avucuna sığacak olan kalbim dünyalara sığamıyordu seninleyken.

O kadar güzel mutluluktu ki. Sonunu düşündürmüyordu sadece sev diyordu. Ben de sadece sevdim...

20 Aralık 2011 Salı

' Yalnız '


Bazen çok dosta sahip olursun. Ya da onların sonsuz dostluklar olduğunu sanırsın. Hepimizin içinde çocukluğumuzdan kalan bir saf yanımız vardır dimi? İnanırız mutluluğa sonsuz olduğunu düşünerek. Oysa başlayan her şey ama her şey biter. Örneğin; bir kahve içersiniz, ilk aldığınız yudum kadar tatlı gelmez son yudum... :)

6 Aralık 2011 Salı

' Öyle seversin '


Hayatta her şeyi seversin...
Yaşamayı seversin, kuşları, börtü böceği, denizin kokusunu,çocukları,yaşlıları, her şeyi... Ama bu sevdiklerin arasında tek bir kişiyi daha çok seversin. Hatta onu  o kadar çok seversin ki, onu nasıl görmek istersen öyle seversin. Hayalinde ki kişi oymuş gibi kalbinin en güzel ve en büyük yerini ona verirsin. Bu sana mutluluklar,hatalar ve tecrübeler kazandırır. En önemlisi büyürsün.

19 Kasım 2011 Cumartesi

' Yaş 19 '



İki gün kalmış 19 yaşıma. Sevdiğimle geçirmek, kutlamak isterdim bugünü. Ona kocaman sarılsam mutlu olsaydım...
Şuan hissettiğim tek şey korku... Çünkü biz büyüdükçe her şey büyüyor. Hayat daha çok acıtıyor canımı. Duygularımla oynuyor, çok yoruyor ama gerçek aşkı vermiyor. İnsanlar acımıyorlar yanaklarımda yağan yağmurlara. Her yağmurum da kalbimde şimşekler çakıyor, ellerim ise üşüyor. Umutlarım, her yara aldığımda dalgalar gibi sürükleniyor uzaklara.

Sebep kalmıyor artık güvenmeye, sevmeye ve her pasta dileklerim olan mutluluğa...

11 Kasım 2011 Cuma

' Yıldızlar gibi '


Hep hayalimizdeki yaşamak istediğimiz kişileri bir insanın üstünde hayal ederek seviyoruz. Bu bir arkadaş olsun ya da sevgili. Güvenmek istiyoruz ve güveniyoruz. O melek diyoruz ve ona melek gibiymiş gibi sevip öyle davranıyoruz.

Örneğin bir sahil kenarında oturduğumuzda karşıdaki ışıkların yıldızlar gibi görünmesi. Yaklaştıkça bir evin ışığı olduğunu anlıyoruz. İnsanlar da böyle...

8 Kasım 2011 Salı

' Babaannem '



Bazen hep gerçekleri görürsünüz. Acı verir o an her şey. Göz yaşlarınız koşar yüzünüzde. Durduramazsınız onları. Kaybetme düşüncesi yine yüreğinizi parçalar.
Dün bayramın 2ci günüydü.


Sevgili Babaannem...
Sadece dün anladım beni sevdiğini. Benim için bir sürü şey yapmıştın. Mor şal örmüşsün sevdiğim için.Çok beğendim. Sonra boynuma örgülü boğazlık takmayı seviyorum diye onlardan yapacağını söyledin ben yine mutlu oldum... Benim için biri bir şeyler çapalıyordu...
Ha bir de unutmadan, daha önemlisi benim için bir sürü havlu dokumuşsun ya babaanne, o an ne diyeceğimi bilemedim. En son söylediğin söz zaten kalbimi acıtmaya yetti.
'' Beğendin mi kızım? Öldüğüm zaman beni hatırlarsın. Şişşş sakın ağlama üzülürüm o zaman.
Çok dikkatli ol, doğru insanı bul tamam mı kızım?...''
Off babaannem keşke seni daha küçükken tanısaydım o şefkatini sevgini o zaman verseydin bana. Sana kızmıyorum, hatta seni seviyorum. Seni geç tanısam da. Şuan hastasın ama ben inanıyorum sen bu kanserini de yeneceksin. Bazen işte geç anlarız değer vermemiz gereken kişileri.

Ama sonun da anlarız ya önemli olan bu bence ...

6 Kasım 2011 Pazar

' Anneanneciğim '


Bugün evde yalnızım ve bayramın ilk günü.

Aslında insan bazen yalnız kalıp düşünmeli. Bugün bende çocukluğumu düşündüm. Anneannem de kalırdım ve o kadar kalabalık ve bereketli geçerdi ki bayram. Sadece o bayram sabahına dönmek isterdim. Keşke yine elini öperek kutlasaydım bayramını...
Sende o bizim çok sevdiğimiz mevlana şekerlerini, akşam bana süpriz yapıp verseydin ve karşılıklı çayımızı içerek yeseydik anneanneciğim... :)

30 Ekim 2011 Pazar

' VAN İÇİN ROCK! '


Hepimiz dönüp dolaşıp aynı yerde buluşuyoruz. Buluştuğumuz yer ''müzik''...

Kimi zaman aşk acısı çekeriz, kimi zaman hayatı dolu dolu yaşamanın keyfini yaşarız, kimi zaman gurbet çekeriz, kimi zaman çok sevdiğimiz birini kaybederiz.

Hepimiz şarkılarda buluruz kendimizi...

Bugün o kadar güzel bir gündü ki.Herkes yardım için tek kalp oldu Van'a. Hem şarkılar söylendi hem vicdanlar rahatlatıldı. Huzurla eğlendik,yedik,içtik...

Güzel bir gündü.

28 Ekim 2011 Cuma

' Denizler gözlerinde, Maviş '


Bana huzuru anlat dedi.
Bende seni anlattım ona...
'' Bana bakınca o sanki gökyüzüne veya denize bakar gibi hissediyorum... O konuşunca gülümsüyorum, dinliyorum sadece... O an hiç bir şey önemli değil, ondan başka.
Aslında o hep önemli ama o an işte farklı bir şey. Nasıl anlatsam bilmiyorum... Bana yaşattığı duyguyu çok seviyorum...
Bana dokunduğunda, kalbimin göğsüme değişlerini hissediyorum. O da bu sesi duyacak da unutacağım bende diye korkuyorum... Gözlerimi kaçırıyorum gözlerimin içine baktığında.

Giderken onu öptüğümde sımsıkı sarılıp kokusunu içime çekiyorum. O an hiç yetmiyor...
Hem de hiç...
Ellerini tutsam o güveni hissediyorum. Sanki tüm dünya yıkılsa o hep yanımda olacak, kalacakmış gibi... Bazen geceleri huzursuzluk kaplasa içimi yanımda olduğunu hayal ediyorum...

Bana sarılmış, 'korkma yavrum, ben yanındayım' deyişini hatırlıyorum...

23 Ekim 2011 Pazar

' Sütsüz kahve '


Sade bir pazar günü bugün. Sütsüz kahvem gibi tatsız... Gidenlerin arkasından kalıyoruz böyle.
Sonra bir kaç göz yaşı... Bu hep böyle mi olacak? Hiç doğru sorum olmayacak mı?
Hayat bir ders gibi. Her gün bir şey öğretiyor...

21 Ekim 2011 Cuma

' Hayatta hatalar yaparız '


Hatalarımızdır bizi biz yapıp, bugünlere getiren. Çocuksak hala az şeyler yaşamışızdır ve hala saf, masumuzdur. Ama çok şey yaşamışsak olgun ve büyüğüzdür. Örneğin 18 yaşında olup 25 yaşındaymışız gibi bir olgunluk olabilir bu...
Hayat kum saati gibi geçer tabi biz bunları yaşarken. Hiç bir şeyi takmaz ve aynı hızla akıp gider...
Bizizdir hep hayatı çok büyük dert yapıp, çok büyük keyifli yapan... İnsanlar birbirlerine yalan söylerler çoğu zaman. Onlar hatalıdır hep yalan söyledikleri için. Fakat 1 kere, 2 kere tek başına hatalı olurlar .Çünkü 3. kez onlara inandığımız için biz de hatalı oluruz. Hala ders alamamışızdır...

Ders aldığımız zaman ise büyüdüğünün farkına varırız...

15 Ekim 2011 Cumartesi

' Aşk '




Bugün yine Issız Adam filmini izledim. :)
Aşk ne güzel bir şey ya... Hani bazen şikayet ederiz ama aslında üzülmekte olsa sonunda o duyguyu yaşamalı her insan... İstersen bütün dünyanın yükü sende olsun, onun bir gülümsemesi hepsine çare olur. Onun seni seviyorum demesi ,size sanki kışın ortasında baharı getirir. Kuşlar uçar onun hayalini kurarken. Yatarken de kalkarken de onu yaşarsın.
Bazen pencereden sokağı seyredip kahveni içerken bir bakmışsın 1 saat onun hayaliyle geçmiştir yine...

9 Ekim 2011 Pazar

' Toprak kokusu '


Bugün en sevdiğim şarkıyı dinledim. Yağmurun sesini...
Yağmurda uzun yürüdüm. Saçlarım üstüm başım sırılsıklamdı, eve geldiğimde. :)
Toprağın kokusunu çektim bir nefeste içime...

Bugün içimi huzurla doldurdum...

6 Ekim 2011 Perşembe

' Geleceğe not: '


Geçmişi geçmişte bırakacaksın arkadaş. Hayat akıp giderken sen bir taşa takılıp kalmayacaksın. Bırak hataların o bıraktığın yerde kalsın. Sen doğrularınla devam et. Arada yine yanlışlar yapsan da küsme hayata. Aç en sevdiğin  müziği ve şarkıya bırak kendini. Dans et, gez, sohbet et, kitaplar oku...
Hayatın güzelliğini her gün keşfet... :)

' Büyüyeceksin '


İnsan beklemediği anlarda ve beklemediği kişiler tarafından mutlu edilebiliyor. Ben bazen derim, hayattan çok şey beklemeyeceksin. Bırak aksın gitsin hayat. Öyle de böyle de üzüleceksin, sevineceksin, büyüyeceksin....

' Bana özel '


Uzun zamandır blogum da zaman geçirmiyorum. Burayı ne kadar özledim anlatamam...
Burası bana özel bir şey.
Dostum gibi, arkadaşım gibi bazen de kalabalıktan insanlardan kaçtığım huzur bulduğum evim gibi...


21 Eylül 2011 Çarşamba

' Küçük şeyler '


Küçük şeylerden bile mutlu olmayı bilmeli insan. Yüzümüzdeki bir küçük gülümsemenin sahibi büyük şeyler olmamalı. Kimse size çiçek almıyorsa ya da sizi düşünen biri de olmayabilir.

Ama hep kendi kendimizi şımartmayı bilmeliyiz. İnsanlar değerimizi bilmiyorsa biz kendimizin çok değerli hatta herkesten önemli olduğumuzu her zaman bilmeliyiz...

Bugün yağmur yağacak, umarım ben dışarıdayken yağar ve ıslanırım.. =))

15 Eylül 2011 Perşembe

' Unutamıyorum '


Bazen zor. Ne yapsan geldi mi gitmiyor kafandan. Dalıyorsun gidiyorsun sen de eskilere. Elinde bir sigara bir de bira içiyorsun, içiyorsun... Ya sahi sarhoş olunca unutuluyor dimi? Ben .... :) Unutamıyorum ya...

Ben sarhoş olunca, içimdekileri dışarıya vuruyorum.

Söylüyorum baya baya ; '' unutamadım ve seni seviyorum.
Evet hala seviyorum.
Keşke eskiden mutlu anlarımda değilde, sadece şimdi yanımda olsaydın... ''.

13 Eylül 2011 Salı

' Eylül adamı '


Gözleri olabildiğince mavi...Derinlere bakar, dalıp gider bazen elinde bir tane sigarasıyla.Sonra gitarını alır söyler yaşamışlıklarını.O söyleyince ben kapılıp giderim...Bir kuşun bir şey anlatması gibi tatlı ve dinledikçe dinleyişi gelen bir ses.Huzur verir, farklıdır...

O derin mavi gözlerine daha yakın bakabilmek isterdim ve sesini canlı duyup sana eşlik etmeyi.. :)

' İyi ki '


Düşünceler ne kadar önemlidir. Bizi biz yapan düşüncelerimizdir aslında.
Eskiden '' keşke '' sözünü çok kullanırdım. Şimdi ise ''iyi ki'' diyorum. =)
İyi ki acı tatlı yaşıyorum hayatı. Kötü insanlar tanıyorum ki hepsi bana tecrübe oluyor, olgunlaşmama sebep oluyor. İyi ki tanımışım sizi. 
Şuan benim ben olmama, olgun tecrübeli biri olmama sebebisiniz...

30 Ağustos 2011 Salı

' Minik '


Hani derler ya, hayatınızda en güzel anlarınız beklemediğiniz zamanda olur.:)Bugün bayramın ilk günüydü. Baya misafirliğe gittik dayımlarla. Ben küçük kuzenimle dışarı çıktığımda bu kucağıma  küçük minik bir kedi geldi koştu bize doğru. O an aldım kucağıma sevmeye başladım yasladı kafasını bana. Minik ama verdiği mutluluk çok büyüktü.Eğer annesine ihtiyacı olduğunu bilmesem eve getirecektim. Ama kıyamadım...

27 Ağustos 2011 Cumartesi

' Tecrübeler '


 İnsanlar bu tecrübelileri kolay kazanmıyor. Baya olgun bir insanın arkasındaki yaşantıları hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm mesela. Şuan yaptığım hatalar bu yüzden çok canımı sıkmıyor. Her gün bir adım olgunlaşıyorum, iyi kötü yaşadıklarımla.

Kötü şeyler yaşasam da iyi yönden düşünüyorum; '' İleride böyle bir şey yaşamayacağım. Çünkü şimdi yaşadım ve artık bu konuda bilgiliyim.'' diye. Bence sizde böyle yapmalısınız. Tamam bazı şeylerde üzülmeliyiz ama kendimizi çok yıpratmanın yerine, böyle düşünerek kendimizin iyi hissetmemizi sağlamalıyız. Yani kendi kendimizin psikoloğu olmalıyız. Böyle yaparsak güçlü bir insan olur ve ilerde de insanların olmak istediği kişiler oluruz... :)

18 Ağustos 2011 Perşembe

' Boşluk '


Bazı şeyler boşuna zaman kaybı...
Boşuna boşuna seni sevdim... Boşu boşuna hep yanında oldum... Boşu boşuna inandım sevgine... Boşu boşuna hala seviyorum seni... 

Boşu boşuna inanmıyorum kötü biri olduğuna... Boşu boşuna bir gün geleceksin diye bekliyorum...Ve boşu boşuna seni çok özledim.......

Not: Bugünler de tadım hiç yok.


16 Ağustos 2011 Salı

' Belki '


Bazen bir an geliyor mutsuz oluyorum.
Mutsuzluğum genelde değer verdiğim insanların hak etmeyişleri. Hayvanları insanlardan daha çok seviyorum. Örneğin bir hayvana sevginizi veriyorsunuz. O da bunu anlıyor, o da sevgisini veriyor ve sadık oluyor size. Bazen insanlarda hayvanlar kadar olabilse. O zaman belki daha güzel olurdu her şey değil mi?

15 Ağustos 2011 Pazartesi

' Bazen '

Anlatması çok zor. Bazen sağır yapar insanı, bazen dilsiz bazen de salağa yatırır. Birini sevmek o kadar garip bir duygudur ki, kendini tanımaz insan.

' Tuhaf '


Birisini seviyorsunuz ve o sizin için imkansız. Zaman geçiyor bir gün geliyor başkaları giriyor hayatınıza sonra çıkıyorlar hayatınızdan. Sonra sizin için imkansız kişi artık imkansız olmuyor ama bu sefer siz istemiyorsunuz. Hayat neden böyle? Sanırım hayattan bir şey beklememek gerekli.Çünkü bir şeyler beklediğimizde olmadığında üzülüyoruz. Beklemesek üzülmeyiz belkide...

Zaten birini beklersen o hiç gelmez-miş.

12 Ağustos 2011 Cuma

' Boşluk '


Uçmak... Gökyüzünde kaybolurken kendini bırakmak boşluğa... Kanadının bir tanesini denize değdirip tekrar yükselmek, yükselmek.... 

Kaybolmak, özgür olmak...

6 Ağustos 2011 Cumartesi

' Yeni insanlar '


Zaman geçtikçe büyüdüğümün, bu dünya hakkında ki düşüncelerimin değiştiğinin farkındayım.İnsan hep aynı kalmıyor. Devamlı değişiyor. Müzik zevki değişiyor. İnsanlara bakış açısı da... Şuana kadar ne kötü şey yaşayıp üzüldüysem de şikayetçi değilim.
Üzülmeliydim ve üzüldüm...

Arkadaşlıkları tanıdım. Dostum dediğim düşmanlarımı... Kardeş deyip aslında olmayanları... Çıkar için hep yanımda olanlarda var tabi. Ama şuan hiç biri yok yanımda. 
Sabahtan beri telim çalmadı. O kadar huzurlu bir şey ki bu... Şimdi yeni insanları tanıma zamanı ama bu sefer tecrübeli biri olarak...

Not : Seni çok seviyorum hayat :)

18 Temmuz 2011 Pazartesi

' Son aşkıma; '


Evet. Yine yalnızım.

Aslında uğraş içinde değildim sevgilim olsun diye. Sadece her gece dualar ediyordum.
Onu unutmak için...

Sonra bir gün biri geldi. Ummadığım biriydi göz yaşlarımı sevgisiyle sildi. Elimden tuttu yanına çekti beni. Gökyüzüne... Parladık 2 yıldız değil, tek yıldızdık. 

Bir gün geldiği gibi gideceğini hiç düşünmedim. İnandım, sevdim, gördüm ve bir daha sevdim. 

Onu her haliyle kabul ettim. Önemli değildi dış görünüşü. Beni seviyordu ya işte yetiyordu bu bana. Çocukluğumda aç olduğum sevgiydi. Saflığım, iyiliğim, insanlara inanmam hepsinin sebebi çocukluğumdu. Büyümüyordu ki içimdeki çocuk kalan kalbim. 

Herkesi kendim gibi sanıp hep üzülmelerim... Yine üzülüyorum. Sabahtan beri hiç bir şey yemedim. Açlığımı hissetmiyorum. Göz yaşlarımı bile bir süre sonra yüzümde fark ediyorum. Kendime istemeden de olsam zarar veriyorum. Biliyorum bunu. Ama elimde değil işte bu. 

Kelebek gibiyim. Aşklarımda öyle benim... Şimdi bu aşkın sonunda ne yapacağımı bilmiyorum. Kanadım kırık yine. Kimseyi istemiyorum. Sadece kısa sürede bu acıdan kurtulmak istiyorum. Şimdi az ama derin anıları kafamdan silme zamanı... Yine zor günler beni bekliyor. Ama bu aşka inanmadan önce kendime söylediğim tek bir şey vardı.

Son inandığım kişi olacaktı...

17 Temmuz 2011 Pazar

' Düşüş '


Bazen öyle bir an geliyor kelimeleri dizemiyorsunuz yan yana.
Yazıp yazıp siliyorsunuz. Olmuyor, anlatamıyorsunuz. O kadar zor ki bu durumu anlatmak...
Susup ağlamak.
Bağlanmak.
Saf sevmek.
Çırpınmak.
Sonra gücünüz bittiğinde yere düşmek...

29 Haziran 2011 Çarşamba

' Kurallar '


Bu hayatın iki kuralı.
Birinci, fazla güvenmeyeceksin.
İkinci, kendinden hiç bir zaman çok emin olmayacaksın.
Bu yazdıklarımı tam tersi yaparsanız üzülür, kırılırsınız. Çünkü insanlar kedi gibidirler. Ne kadar sevimli olurlarsa olsunlar. Sizin gösterdiğiniz ilgiden sıkılırlar, sevgiden sıkılırlar. Ve ne zaman ihtiyaçları olsa o zaman yanınıza gelirler. Bunu bir süre sonra yalnız kaldığınızda fark edersiniz. 
Farkettiğiniz de kendinizi bok gibi hissedersiniz.

' Mutlu olmak '


İnsanların uzun süre istedikleri olmadığında bunalıma girerler. Hep aynı şeyleri ve istemediği şeyleri yaparlar. Sanki bir balığın, su olmayan bir kavanozun içinde sürekli çırpınması gibi. Bu kavanozun içinden kendimizi çıkarmak zor olsa da her şey kendi elimizdedir.
Zor olanı başarmaktır mutlu olmak...

' Çocuk Olmak '


Sen kendini yaşıtlarından daha olgun büyük görürken, çevrendeki en yakınların seni çocuk gibi görebilir. Her insanın içinde bir çocuk vardır aslında.
Örneğin; sevgilinle yürürken, ya da bir çocuk parkından geçerken, pembe şeker görüp yemek isterken, ya da uçan balon görüp almak isterken, arkadaşınla filim izlerken patlamış mısırları yüzüne atarken, çok sevdiğin pastayı görüp arkadaşınla kremasını ben yiyeceğim yarışını yaparken, papatyaları görünce dayanamayıp toplayıp annene verirken, bir dut ağacı görüp çocukluğunu aklına getirip ağaca tırmanarak dutları yerken, top oynayan çocukları gördüğünde sen de topa vururken... vs vs. 

Hepimiz kaç yaşında olursak olalım bir çocuk vardır içimizde. Bazen o çocuk olup hayatı severiz. 

' Bazı şeyler '


Hayat güzel aslında istediğin gibi olursa bazı şeyler... Örneğin başarmak istediklerini başardığında... İyi kötü günün de her zaman birinin yanında olduğunu bildiğinde, hissettiğinde... Kafanı dağıtacak bir şeyler yaptığında... Hayallerine inandığında... 
Hayat hep toz pembe olmasa da güzeldir yaşamasını bilene...

' Bir süre sonra '


Bazen sevdiğin insanları çok sıkabilirsin istemeden de olsa. Elinde olmuyor bu senin. Seviyorsun ve sık sık onun sesini duymak istiyorsun. Bir süre sonra alışıp bu sıklıklar azalıyor. Sonra normal oluyor her şey...

23 Haziran 2011 Perşembe

' Deniz '


Bir deniz gibidir aslında yaşadıklarımız.
Bazen tepesinde güneş, durgun bir deniz... Bazen ise bir geminin geçmesiyle dalgalar oluşan ve kıyıya çarpınca banklara kadar ıslatan, hırçın dalgalı bir deniz...

28 Mayıs 2011 Cumartesi

' Anı '


Ne hatırladım biliyor musun ?

Küçüktüm. Annemi bekliyordum yine pencerede. Evimi özlemiştim artık...
Annem geldi sarıldım boynuna kocaman. Sonra çantasından bir mızıka çıkartıp verdi. Renkli güzel bir şeydi. Üfleyeceksin dedi. Aldığım en güzel oyuncaktı o zaman.Yatarken bile onunla yatıyordum. Sonra bir gün onu kaybettim. Hiç bulamadım. Çok üzülmüştüm...
Annem bir gün yine geldiğinde bana yenisini getirdi. Bu seferki kırmızıydı. 
En sevdiğim renkti.
Hani bazen her iyi şeyin yerini, daha iyisi alabiliyor...
Ama ben onu da kaybetmiştim. :)

' İki Damla '

Hayatta tam her şey güzel derken bir bakarsınız ki yine başa dönmüşsünüzdür. Bazı şeylerin hayatta yerine oturması için zaman gerekir. Ve biraz da anlayış... Ama bazen olmadı mı olmaz işte.Yine iki damla göz yaşıyla biter her şey...

5 Mayıs 2011 Perşembe

' RADYOKAFA '


Yine kulaklığımda onun sesi.
Thom Yorke! Bu ses inanılmaz kendimi iyi hissettiriyor.Adeta bağımlısı gibiyim.Bir gün dinlemeden yapamıyorum.İlaç gibi.
Sakinleştirici bir ilaç.Ruhumu benden alıp gökyüzüne çıkartan.Sonrada gözlerimi sonsuzluğa kapatır gibi uyutan.Güne güzel başlatan.
Hayatın hiç olduğunu hatırlatıp kafamı uçuran!

' Keyif - siz '


Bugün keyifsiz bir gündü. Sanki sütsüz, şekersiz bir kahve gibiydi.İçten gülümseyemedim. Sebep bulamadım.Yine bir korku vardı içimde. Tuhaftı...
İnsan neden kaybetmekten korkar ki? Bu soruyu biri bana cevaplayabilir mi? Şuan tek istediğim sahile gidip oturmak ve karşıdaki ışıkları seyretmek, sonra biraz üşümek...

Dalganın sesi, denizin karanlık mavisi... İçimdeki bazı düşüncelerin kararmış olması gibi.

29 Nisan 2011 Cuma

' Sessizlik '


Sanırım şuan benim kadar mutsuz biri yoktur. Yalnızım.
Bilgisayarım var kedim bile yanımda değil. Sevgilimin sesini bugün duymadım...

24 Nisan 2011 Pazar

' Adım adım '


Uzanan bir ele tutunup, bulutların üstüne yükseliyorum. Gözlerimi kapatıp adım adım korkularıma yürüyorum. Kulaklarım o hariç kimseyi duymuyor. Gözlerimi hemen açmasam düşeceğim. Ama beynim bunu almıyor. Çünkü beynimin içi dolu. Her şey güzel olacak düşüncesiyle yüzümden gülücüklerim taşıyor...

18 Nisan 2011 Pazartesi

' Nefesimsin '



Biraz eksikliğini hissettiğimde dünyam duruyor. Her şey ama her şey kararıyor. Yüzümdeki tebessüm birden düşüp kendini bırakıyor.

Sonra gök yüzü yine ağlıyor...

Olmazsa olmazımsın işte. :)

17 Nisan 2011 Pazar

' Mutluluk '


Sabahları gözümü açtığımda direk telefonuma sarılıyorum. Birtaneme günaydın demek için... Her yeni güne sende benimle başla istiyorum. Hoşuna gidiyor mu ya da sıkılıyor musun bundan bilmiyorum. Bana sorarsan hiç sıkılmıyorum. Hatta çok mutlu oluyorum. Bazen bugün bebeğim hangi güzel sözü söylesem diye de düşünüyorum. Zaten insan sevdiğinden neden sıkılsın ki ? :)

' Bulmaca '


Merdiven basamakların birinde oturuyorum.Yine uç köşelerindeyim hayatın.

 Soğuk! Bunu iliklerime kadar hissediyorum. Yanımdan insanlar geçiyor. Dalga geçer gibi kalabalıklar ve benim dünyamın dışındalar. Bir sırrı tutar gibi susuyorum, bekliyorum ve bakıyorum dünyamın penceresinden. 
Gayet sakinim. Sonra birden anlamsızlaşıyor, saçmalıyor beynim. Sanki bir bulmacanın içindeyim. Çözülemeyen zor bir bulmaca...

15 Nisan 2011 Cuma

' Bebeğim '


Ben neden seninle konuştuğumda bütün dert ve sıkıntılarımı unutuyorum? 
Neden bana iyi geliyorsun?
Sana bunu söylemedim ama seninle telefondan konuşurken heyecanlanıyorum. :)
Neden bu heyecan bilmiyorum. Sanırım sana olan sevgimden kaynaklanıyor. Şuan yanımda olsaydın keşke sevgilim... Hayatıma girdiğin günden beri sanki dünyam başka bir dünya oldu. Küçük dünyam büyüdü. Sabahları farklı bir güneş doğuyor gibi. Bu güneş o kadar parlıyor ki artık hayata daha mutlu başlamamı sağlıyor. Sorumluluklarını bilen biriydim ama şimdi daha çok sarılıyorum hayata. Amaçlarım seni sevdikten sonra daha büyüdü. Mesela okulumu en iyi şekilde bitirip güzel bir iş sahibi olmak istiyorum. Sonra bizim için çok çalışıp, küçük taksimde yuvamızı ,evimizi almak istiyorum. Ama dizaynını ikimizinde istediği gibi olsun. İkimizde işten evimize geldiğimizde huzur bulacağımız bir ev. Sıcak,sakin ve aşkımızın rüzgarı estiği bir ev...
Sana sabah kahvaltımızı hazırlarken balkonumuzdaki çiçeklerin mis gibi kokusu gelsin. Sonra seni öperek, yüzünü severek, uyandırayım ve sen yüzünü yıkamaya giderken ben pikaptan sevdiğimiz bir şarkıyı açarım. Yine güzel günüm seninle başlar bebeğim...

14 Nisan 2011 Perşembe

' Kendi doğrularım '


Yazıp yazıp siliyorum kaç dakikadır. İçimdekileri cümle yaparken zorlanıyorum. Canım sıkkın biraz. Okulda yalnızım. Arkadaşlarım yoklar çünkü hepsi menfaat için yanıma geliyorlar. Hepsinin kafasında bir düşünce. Hepsiyle hemen hemen yaşıt olsam da kendimi onlardan daha olgun buluyorum. 
Çocukça şakalar, ciddiyetsizlikler, küsmeler, arkadaş grupları vb.  hareketleri var ...
Çoğu benim havalı da olduğumu düşünüyorlar. Çünkü herkesle içli dışlı konuşmayı, kendimi anlatmayı sevmiyorum. 
Ama bu sadece arkadaşlık konusunda titiz davranmamdan kaynaklanıyor. Hepsi arkadaşım olmasın bir kaç tane ama tam arkadaşlıklar, dostluklar olsun istiyorum. Bu çok zor, bunun bilincindeyim artık. O yüzden yalnız olmaktan üzülmeyeceğim. 
Sahteliklerle kendimi kandıracağıma kendi doğrularımla yalnız kalmalıyım.

10 Nisan 2011 Pazar

' Hep seni düşünüyorum '


Sevgilim keşke birbirimizin hep yanında olabilsek. Kaç gündür gözlerimden mutluluk parlıyor. Normal giden hayatıma girdiğin günden beri anlamlar taşıyorsun. Seni şuan düşünüyorum. Ben aslında hep seni düşünüyorum. Bana ne oldu bilmiyorum fakat bu his çok güzel... 
Ah şu seni seven kalbim. O kadar temiz ve senin ki artık.

' Güzel sabah '


Önceden hayat güzeldi de ben mi göremiyordum? Yoksa artık sen varsın diye mi bu kadar güzel geliyor bana? Sabahları kalktığımda artık bir anlam taşıyorum.Yani kalbimde adını... :)

9 Nisan 2011 Cumartesi

' Kapalı Havalar '



Kapalı havalarda hep içimde kötü his sanki ağlayacakmışım, kötü bir şey olacakmış gibi..
Yağmur yağıyor... Hızlı adımlarla evime yürüyorum. Küçük su damlaları gökyüzünden hızlı hızlı dökülüyorlar. Gökyüzü ağlıyor...
İnsanlar çevreden kaybolmuşlar.Gökyüzündeki martının özgürlüğü.Kendini gökyüzünde serbest bırakarak uçması, kanadının birini denize değdirmesi.
İnanılmaz huzur ama yine içimde bir şeylerin kopukluğu...

5 Nisan 2011 Salı

' Heyecan '



Bugün hep eksiktim seninle konuşamadığım için.Kafam da çok karışıktı.Seni o kadar kişi severken sen beni seçiyorsun.Bu inanılmaz güzel bir şey.


Ve ben aşktan soğumuşken  seninle konuşmaya başlıyorum. Giderek aşka olan inancımı yükseltiyorsun. Ve ben bunları yazarken sen kapalı olan telefonunu açıyorsun.=)) 
Şuan bildirim raporlarım geldi... =)

' 💓 '


Kaç gündür yüzüm çok içten gülüyor. Bunun sebebi sensin. İlk defa birine bu şekilde bağlanıyorum. Onu görmeden kişiliğine aşık oluyorum. Sebepsiz yere güvenimi kazanıyorsun. Günler geçtikçe bir adım daha sana yaklaşıyorum. Aşka inanmaya başlıyorum. Sabahlarım seninle başlıyor. Gecelerim seninle bitiyor. Bu tatlı rüya hiç bitmesin istiyorum. Zamanla birlikte eskiyelim. Şarap gibi mesela. 
Aşkımızın rengi gibi kırmızı şarap. Yıllar geçtikçe tadı güzelleşen...

3 Nisan 2011 Pazar

' Beni ben olduğum için '


İçeride annem dizi seyrediyordu. Tv den ağlama, haykırış sesi duydum ve merak ettim içeri gittim. Bir genç çocuk sevgilisi öldüğü için ağlıyordu. Sanki gerçek gibiydi. Belki bir gün beni de öyle seven biri olur.
İçimde yarım kalan her şeyi tamamlayacak biri. Herkes gitse de hep benimle kalan biri. Beni ben olduğum için karşılıksız seven biri...

28 Mart 2011 Pazartesi

' Hayat '


Hayatın yine sıradan devam ederken pat biri çıkar karşına. Hep beklediğin kişidir aslında. İşin rengi değişir o zaman. Bütün renklerini kırmızı yapar. :)

İyi kötü her şeyi onunla yaşamak istersin. Sahiplenirsin çok düşünürsün. Sonra alışırsın. Alışmak, bağlanmak kötü bir şey, eğer hak etmeyen birisi ise. Ve genelde de hak etmezler.

Onun için bitirmek, unutmak ve başka birine aşkım demek çok basittir. Ve bunları senin gözüne sokmak onun için çok keyiflidir. Sen bunları seyrederken incilir ve ne yapacağını düşünürsün. Aslında düşünülecek bir şey kalmamıştır. Tatlı bir aşk oyununda rolün bitmiştir.

Şimdi yeni bir oyunda sahnedesin...
Bu oyunun adı, hayat. Benim bundan sonra ki yaşamımın sahnesi. Zor bir roldeyim. 
Güçlü olmasını bilen ve biraz daha olgun bir karakteri canlandırıyorum artık.

20 Mart 2011 Pazar

' Sıradan '


Sıradan bir hayat benimki. Hiç bir şey istediğim gibi değil. Bir kumandayım ailem için. Ya da yarış atıyım. Yaşıyorum yalanların arasında. Çünkü başka seçenek yok. 
Bazen gitmek istiyorum. 

Yine bir sıradan hayat ama benim istediğim gibi bir hayat yaşamak için. Yurt dışına gitsem mesela. Gitar çalıp şarkı söylesem sokaklarda. Kendime yetecek kadar para kazansam...

17 Mart 2011 Perşembe

' Bazen bazı anlar '


Bazen öyle bir an geliyor ki, neden yaşadığımı soruyorum kendime. Tam yoluma basmış gidiyorken, yolda annem geliyor aklıma, kokusunu hissediyorum, yavrum diye haykırışı kulaklarımda çınlıyor... Sonra adımlarımı geri geri atıyorum. Geldiğim yere geri dönüyorum. Uslu olup hayatıma kaldığım yerden devam ediyorum...
Bak hayat hala devam ediyor...

16 Mart 2011 Çarşamba

' Sorular '


Kafam karışıkken ve ya bunalıma kadar gelmişken bunu hep yazılarıma yansıtıyorum. Hep mutsuzken yazmak istiyorum. İçimdeki her şeyi yazmak ve rahatlamak. 

Bütün bu yaşadıklarımın bir anlamı var mı?
Neden bazı romeolar julietleri iplemez?
Neden istediğim şeyleri gerçekleştiremiyorum?
Hayallerime neden bu kadar uzağım?
Niçin kimse bana yardım etmiyor?
Herkes mi hep kendini düşünür?
Beni bu dünya da kaç kişi seviyor, kaç kişi nefret ediyor?
Ben aslında iyi biriyim.
Neden böyle her şey ?

' Tuhaf bakışlar '


Kanadı yara bir kuşun uçmak için çırpınışları gibi, çırpınışlarım.
Dalga vuruyor içime. Sonra gözlerimden su damlacıkları kayıp gidiyorlar. Benim içim deniz gibi dolmuş dalgalar gibi taşarken, çevremde beni anlamayan tuhaf bakan bakışlar...

11 Mart 2011 Cuma

' İçten bir keşke '


Hayatımızda istemediğimiz halde çok keşke deriz.

Keşke, uçan balonumu elimden kaçırdığım için ağlayan küçük kız olarak kalsaydım. Hiç büyümeseydim. 
Küçük dünyamın içinde, pembe şekerlerim,uçan balonlarım, çakıl taşlarım, misketlerim olsaydı...

25 Şubat 2011 Cuma

' Gönülçelen '



Adını gönülçelen koydum senin. En başından beri imkansızdın. Gönlü çeldin ve gittin. Ne gerçeğin kaldı ne de hayalin. Şuana kadar en zoruydun ...

Sen aslında ölü bir denizin üstünden geçen geminin dalgasıydın.

Geldin ve geçtin. Kıyıya sert vurdun. Islattın bankları kimse oturamadı kuruyana kadar. Şimdi göz yaşlarım kurudular, kalmadılar ve bittiler.

Bir güneş doğdu.

' Vay halime '


Anlamlı güzel şeyler istiyorum. Bu aşk olabilir, tutku olabilir.Aşk bence duygusal bir hastalık. Ne gerek var bilmiyorum bu kadar durgunluğun içinde. Ama insan bazen de bu hastalığı istiyor. Hasta olduktan sonra iyileştirecek kişi yoksa vay halime. :)

19 Şubat 2011 Cumartesi

' Saçmalamak '


Keşke istediğimiz zamanda çok sevdiğimiz birinin yanında olabilseydik. Gözlerimizi kapatıp 1, 2 ve 3! 
Gözlerimizi açtığımızda o çok sevdiğimiz kişi karşımızda olsaydı. 
Ya da onu uyurken izleseydik...
Biliyorum saçmaladım. Ama bazen saçmalamakta güzeldir. (:

17 Şubat 2011 Perşembe

' Geçmiyor '


Uyursam geçiyor ..
Bazı zamanlar canım sıkkın olur. Günlerce eve kapanırım. Kendime hep zaman ayırırım.
Ojelerimi sürerim. Renklerin hepsi benim sanki.
Ya da kitap okurum. Farklı bir zamanda farklı insanların hikayelerini okumak, hayal kurmak güzeldir... Sonra aklımdan çıkmadığı o anılar...

O zaman ya duşa girerim hıçkırarak ağlarım rahatlarım ya da uyurum. 
Uyuduğumda unutuyorum, geçiyor içimde ki acı...

' Sessiz '


Bu gece çok sessiz ...Kendi sesizliğimle kaldım. Pencereden dışarı bakıyorum, boş bakışlar...
Dalıp gidiyorum karanlığa, çok uzaklara ... Kahve yaptım kendime sütlü. 

Buraya içimden gelenleri yazıyorum, bir yandan bir müzik...

Şuan '' düş sokağı sakinleri- hüzün kovan kuşu. ''
Not: Mutsuz Yine -

16 Şubat 2011 Çarşamba

' Sensiz '


Artık uçamıyorum hayal dünyamda. Her çırpındığımda  acıyor ve kanıyor kalbim... 

Hayal kırıklarım yolumda giderken ayaklarıma batıyor. Sensiz olmuyor.

' İyi hissetmek '


İnsanlar çok acı şeyler yaşadıkları zaman kendilerini iyi hissetmek için psikolağa falan giderler ya da birine anlatırlar rahatlarlar.
Ben hep psikolog olmak istemişimdir. Aslında bu hayalimi gerçekleştiremediysem henüz, üzülmüyorum, çünkü ben hem kendimin psikoloğuyum hem de arkadaşlarımın.
Kendimi iyi hissetmek için hep yazdım ya da kendimi iyi hissettirecek sözler söyledim kendime. Hayata inat pozitif olmaktı amacım.

Bir sözü vardır Mevlana'nın, ben ne zaman seni düşünsem aklıma gelir...

''Üzülme'' der Mevlana! İstediğin şey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için ya da gerçekten olmaması gerektiği için olmuyordur !


Bu söz beni iyi hissettiriyor.

' BEŞİKTAŞ '




Kaderimiz oldun sen
Ölüm var vazgeçmek yok aşkından
Canımızsın sen
Bazen sesimiz kısılsa da olmuş olsun sana feda
Yaşarım beyaz ölürüm siyah, beşiktaşım senin için
Bir yavru kartalımdır bu alem için
Nasıl bir aşktır ki ölümüne gider senin için
Her şeyimsin sen Beşiktaş 

' Neden? '


İnsanlar 2' ye ayrılırlar.

Birincisi ikiyüzlü, ikincisi ise hep kendisi olan. Ben hep kendim olmayı seçtim. Herkesin seçimleri farklıdır. Ama ikiyüzlü insanlar çok tanıdım. İçlerinden çoğu arkadaşlarımdı. Öyle arkadaşlarım olması kendi seçimim olmasa da oldu. Zamanla maskeler düşüyor yüzlerden.
Geçen bir arkadaşım sevgilisini aldattı. Arkadaşım, sevgilisi olduğu halde gitti başka kızla buluştu onunla zaman geçirdi. Sonra'' Ben onun gönlünü alırım acıyorum sevgilime hak etmiyordu aslında o kusursuz bir kız... '' gibi laflar söyledi...
Bir insan sevdiğinden sıkılır mı ?
Ya da sevgilisi varken başkasıyla görüşür mü?
Ona neden yalan söyler?
Neden onu deli gibi seven, sahiplenen ve düşünen biri varken başkasına bakma gereği duyar?

15 Şubat 2011 Salı

' Gururlu ve hırslı '


Zaman geçtikçe büyüyoruz, olgunlaşıyoruz ve yaşlanıyoruz...

Yaşadıklarımla büyüyorum. Bazen kötü şeyler yaşasam da, tecrübeler kazandığımın farkındayım. Kendimi biliyorum.
Kimse için yaşamıyorum ya da ne bileyim kimse için uğraş içinde değilim artık. Ben ne yapıyorsam, ne başarıyorsam hepsi kendim için. Bunun farkında olmak güzel geliyor.
Bazen bazılarına hırs yapıyorum. 

Onlar iyi ki varlar.Çünkü başarımın büyük kısmını onlara borçluyum. Gururlu ve hırslı olmak işte hepsi bu...

14 Şubat 2011 Pazartesi


' Martı '


Keyifsiz bir gündü. Sıkıcıydı. Biraz mutsuz bir küçük kızdım. Bir şey beklemeyen boş bakışlarım vardı. Umutlarım yoktu. Bugün denizin rengine de pek dikkat etmedim ama martılar sanki bugün daha güzellerdi... 
Bir martıya özellikle dikkat ettim. Kendimi onda buldum. Uçuşu o kadar özgür ve sakindi ki hayatın boş olduğunu daha iyi hissettim. Hayat aslında öyle anlamsız ve boş ki...

13 Şubat 2011 Pazar

' 14 Şubat '



Yarın 14 Şubat Sevgililer Günü ve ben yarın dışarı çıkacağım.Keyfimden olmasa da dışarı çıkacağım. Sevgilileri görüp üzüleceğim biraz. Seni hatırlayacağım... Anılarımızı canlandıracağım sonra da.
Belki de yine yağmur yağacak gökyüzümde.
Sarılan,öpüşen mutlu sevgilileri gördüğümde kalbimin acıdığını hissedeceğim.
Ama en çok sevgilisinden papatya alan kızları gördüğümde çok üzüleceğim ve kıskanacağım Sevgilim. Çünkü en sevdiğim ve bana almanı hep beklediğim çiçekti......

12 Şubat 2011 Cumartesi

' Gülmek '


Mucizelere inanır mısın ? Ben mi ?Bazen kendimi kötü hissettiğimde... Ne zamandır yüzüm gülmüyor. Keşke diyorum hani bir mucize olsa. Ne bilim herhangi bir şey olsa ve yüzüm gülse. Yüzüm hep güler aslında. Ama içten gülmeyeli uzun zaman oldu...

11 Şubat 2011 Cuma

' Yalnızlık '




Şuan kapalı bir kutunun içindeyim. Akıl veren, durmadan aynı şeyleri söyleyen beni bunaltan kafalardan sıkıldım, kaçtım buraya sığındım... Elimde olsa daha uzaklara kaçardım. Ama öyle bir şansım yok ki. Of... Çok bunaldım çok... 

En zor günümde arkadaş bildiklerim yanımda olmadılar ya en çok o koydu ama iyi oldu. Hep yanımda olacağını söyledi olmadı bazıları. Anladım ben de onları. Her şey de bir hayır vardır diye boşuna demiyorum. Aslında yanımda olmasını istediğim tek biri var o da imkansız. Neyse zaten hayatta her şey istediğimiz gibi olmaz ya.
Boş verdim.

8 Şubat 2011 Salı

' Sahil kenarı '


Bir sigara yakıp, derdimi anlatmaya başlamak istiyorum. Sigaramın dumanıyla dertlerim de uçup kaybolur mu? Olmaz!

Sigaramın dumanıyla dertlerim uçmaz, olmaz böyle bir şey. Ha o an rahatlarım belki ama o kadar yine ben de kalır bir şeyler... Şuan aslında tek istediğim bir sahilde oturup seyretmek karşıdaki ışıkları, gemilerin geçerken dalganın vuruşu, sesleri, denizin kokusunu içime en derinlere çekmek... Üşüdüğümde ise senin bana sarıldığını ellerimi ısıttığını düşünmek...

7 Şubat 2011 Pazartesi

' Gurur '


İnsanlara değer vermek hayatımda ki en büyük hatalarımdan.
İnsanlar matematik gibiler. Karşındakine verdiğin her bir değer, kendinden eksilttiğin bir değer.

Yani ailen hariç kimseye değer vermeyeceksin arkadaş !
Yoksa hep değersiz olan sen olursun..

Şuan bu umurumda değil.
Sadece kendimi kanıtlamak istiyorum, beni salak gibi gören insanlara...
Kanıtlamak derken ne kadar hırslı ve zeki olduğumu göstermek, bunu istiyorum.
Bu benim için zor olmayacak biliyorum. Bir kere daha başarmıştım...

Bana inanmayan insanlara hırsla daha çok çalışıp gelebileceğim en yüksek yerlere geldim. Bana inanmayan ve salak, küçük çocuk gören kişilerinde nerede olduğunu benim de nerelerde olduğumu görüyoruz.

Kendinizi daha komik duruma düşürmeyin bence. :)

5 Şubat 2011 Cumartesi

' Yara bandı '



Evet. Zor olduğunu biliyorum hem de çok zor. Ama benim için zor olan ne varsa çok değerli. Benim için değerlisin. Hep hayattan ikinci şans isteriz. 
Şuan bunu o kadar çok istiyorum ki. Keşke bir telefon çalsa ya da mesaj ne bilim bir haber, bir umut...

Çok istiyorum ki bunu ama söyleyemem .Yani diyemem sana. Gururdur belki bunun sebebi. Fakat bu şansı versen bana, dünyalar benim olur ama olmayacak dünyalar benim, biliyorum. Çünkü bir şeyi ne kadar çok istersen olmaz. Benim olmadı yani.
Emek versem olur belki ama emek vermeye korkuyorum artık. 

Çünkü bir daha kırılırsa kalbim, parçaları bu sefer beni de keser ve içim kan ağlarken bu sefer kendi küçük dünyamı da kaybederim. Bunu göze alacak ne cesaretim, ne umudum, ne gücüm ve ne de sağlam bir kalbim var. Kalbim yara bantlarıyla ayakta. Yara bantlarım sevdiklerim.
Bir yara bandım da sendin!

31 Ocak 2011 Pazartesi

' Palyaço '


İnsanların duygusallığından ve bunu dışa vurmalarından cidden çok sıkıldım. Neden içiniz de ya da bir arkadaşınızla paylaşmak yerine herkese duyuru yapar gibi paylaşırsınız? Üstelik bunu abartmanız beni çok sinir ediyor. Durmadan bunalım şarkı ve sözler paylaşmanız, yok içiyormuşsunuz falan bilmem ne, bunlar bizi ilgilendiren şeyler değiller.
Tamam ben de çok duygusalım ama ne bilim içime atarım ya da böyle gelir buraya yazarım... Kendi derdimle insanları karamsallaştırmayı hiç sevmiyorum. Benim derdim benimle kalmalı hep... Bazı insanlar çok sıkıcılar içlerindeki acıyı saklamayı bilmiyorlar ama yeri geldiğinde içinizde yaşamalısınız bazı şeyleri.
Bazen palyaço olmalısınız ...

' Kaybetme korkusu '


Hiç bitmiyor ona olan sevgim. Ne gururum umurumda ne de acı çekişim... 
Öyle bir şey ki kendime sözlerde versem de vazgeçemiyorum. Yeri geldiğinde susup salağı oynuyorum. Yeter ki gitmesin benden...
Denesem de bir başkasını sevmeyi, yani onu sevdiğim gibi birini sevemiyorum. Hatta ve hatta biraz olsun bile...

Onu kaybetme korkusu nedir bilir misin?... Bunu anlatamam...


30 Ocak 2011 Pazar

' Çok bilmiş insanlar '


Bazen insanlar bir şeyleri tekrar ve tekrar yaşamaktan yoruluyor ve sıkılıyorlar...
İnsanlar  bana sürekli akıl verirken ve onları susturmak isteyip de, onların hala  susmamasına, gücümün yettiği kadar çığlık atmak istiyorum... Yeter ! 

Benim sadece anlaşılmaya ihtiyacım var. Herkesin sabrının dayanma güçleri vardır. Bazı insanlar bazı insanların sabrını deneyebilir. Ama unutmamak gerekir ki karşımızdakini gerçekten anlamak istiyorsak, akıl vermek  yerine, kendimizi onun yerine koymalıyız. 

16 Ocak 2011 Pazar

' Yalnız '


Kanatları olmayan bir melek için, yaşamak  zor.
Kimsenin beni anlamasını beklemiyorum. İnsanlar hep kendi çıkarları için yaşıyor. Ben neden bu kadar iyiyim? 

Kimseye inancım kalmadı. Sevdiğim insanlar bile yalan söylüyor. Kime güvensem beni hayal kırıklığına uğratıyor. Bu bir kere olsun değişmedi.
Şimdi gerçekten yalnızım...

8 Ocak 2011 Cumartesi

' Sarhoşluk '


Dünyam durmuş sanki, yatağımda uzanmış tavana bakarken... 
Kulaklarımda sonsuz boşluk sesleri. Sanki bu bedenim bana ait değilmiş gibi kendimi hafif hissedişim...

2 Ocak 2011 Pazar

' Radiohead- I will '


Aslında ilkbaharda dinleyeceksin çimenlere uzanacaksın. Gökyüzüne gözlerini dikeceksin sanki birinin '' mavi '' gözlerine bakar gibi.
Thom eşlik edecek sana şarkısıyla;
Minik bebeğimin gözleri, gözleri, gözleri, gözleri...
Küçük bebeğimin gözleri, gözleri, gözleri, gözleri...
Tatlı bebeğimin gözleri, gözleri, gözleri...
Sonra gözlerini kapatıp şarkının ruhuna dokunduğunu hissedeceksin...

Bir kuş gibi  bedeninin özgür olduğunu...